Kapalı gişe oynuyor insan kapatınca gözlerini.
Zamana yenik düşmüş insanlar,düş gördüm zannettikleri gerçekte düşmüş gibi kayıplar armağan ederler sol yanlarına
Ve her sol’una dokunduğunda insan,Soluğundan çalındığını zanneder soluğunu.Oysa hırsızdır insan başkasından çok kendine. Başkası çalmış gibi çalar hayatı nefesinden ve bir suçlu arar,masumiyet maskesini takmak için yüzüne.Bir suçlu arar zamanın ilerleyen yüzüne baka kalmışlığıyla. Zamana yenik düştüm dediğin anda,aslında düşkünü olduğun düşlerin,Düşeş sancılarıdır gözlerini uyanma telaşında kapatırken yarınlara. Umudun küreksiz sandalında ilerlemekti biteviye umuda.Kaç kürek kaldı varmamıza derken kendine Kapandığında gözler sayısızca yanılgılar film şeridi gibi geçer ,hayatın kapalı gözleri önünden.Aslında kapalı gişe oynuyor insan kapatınca gözlerini. Umut..!Bir dilencinin figüran şehrin kar soğuğu caddelerinde uzatmış ekmek bulma telaşında insanlığını insanlığın önüne. Bir el soğuğun titreyen yüzü rüzgara dokunuyor Ve gelip geçenler olur umudun uzanmış eli önünden.Her geçen adımda gömerken sessizliği kalbine,Şehrin en işlek ve en keskin soğuk işgali önünden ,kaldırılır her adımda taze bir umut cenazesi. Aslında dilimizden çok gözlerimizin dilinin kemikleri olmalı.Suskunluk doğuran dudaklarımızın rıhtımında barındırırız bazen kanayan harfleri kalbimizin erişemez yerlerine yutkunarak. Bu kaçıncı yutkunuş,Aşk’ın ağzından burnundan kan gelmekte. Serdar Özyanız |