8
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
2116
Okunma

sus/a bana...!
ne olur öldüğüm günü mektuplara saklama
soluduğum son vapur çığlığında kalsın anılarım
hiçbir kitabın arasında esir etme resmimi
yada gizli saklı dosyalarda mumyalama benden kalanı
açık bir gökyüzünün mavisinde uçur beni mesela
toprağın yağmur sonrası çamurunda çiz çukurlu yanaklarımı
sakın günaydınsız bırakma kuşları
her kedinin gözlerini kapamasında hatırla beni
karnı aç çocukların
doyduğu bir dünyadan kartpostal yolla bana
basit cümleler düşerken suların karnına
kocaman şiirler büyüt kara kalem düşlerde
ne olur öldüğüm günü gözyaşlarıyla hatırlama
dudaklarının arasına dolan uçurtmalarla karşıla sessizliğimi
yemyeşil bir yalnızlığın sofrasında doyur beni mesela
kadınların gülebildiği bir hayattan el salla
gözleri türkülerle beslenmiş bir ülke büyüt bana
çoğalan umutlar fidan verirken şehirler arası yolculuklarda
dağ başında çapraz yürekli bir aşk baksın baş ucu çam ağacıma
ırmakların serin hüznünde buluş gözlerimle
ay büyükçe bir rüyadan salınsın denize
ben o denizde öleyim yeniden
hep yeniden
kıyısında
sonradan dalgaların yıkacağını unutmadan
kumdan kaleler yapsın çocuklar
ne olur
öldüğüm günü yüreğinde biriktirdiğin yaşamla hatırla
ve öyle yudumla
günlerin ardından bakan yokluğumu...
gidenin geriye bıraktığı
kusurlu bir alıntıdır aşk....