Bulamadık
Yunus gibi taptuk kapısına girmeye çalıştık yol bulamadık
Rahmanı anlatan dil olmak için kul olacak yüz bulamadık Çiğ dili gönlü aşk ile pişirelim dedik aradık aşkı bulamadık Dünya dünya dedik az yaşayalım dedik yaşanacak yer bulamadık Nesimi gibi Mevlana gibi kor alev aşk ile yanalım dedik Gönlümüze aşkı koyacak kor alev yakacak kapısını bulamadık Pir sultan abdal gibi düş kuralım insanlığa akalım dedik Düşleri kuracak dost elinde gül olacak toprağı bulamadık Karacaoğlan gibi yarin gönül kapısını çalalım dedik Dünya malı ile kapanmış tüm gönüller aşka susamış gönül bulamadık Emrah ile diyar gurbet aşkı anlatalım dedik yollara çıktık Aşka layık olmayan bu gönül ile yolda yürüyecek ayak bulamadık Aşk’ın ayrılığı Mecnunu gönül kapısını parça parça ederken Parça parça ezerken aşkı yudum yudum gönüllere yazarken Pir sultan abdal gibi gönülleri düşler ile kurarken Mevlana gibi aşkı gönüllere nakış nakış işlerken Karaca oğlan gibi yarin gönül kapısını çalarken Aşkı yaşayacak bir dünya aşkı gönüle yerleştirecek gönül bulamadık Aşık Veysel’in sazı gönül kapımızı titretirken Aşık Veyse’lin dizelerine yakışır gönül kapısı bulamadık Dadaloğlu gibi selam göndersek tüm dünya insanlarına Selamımızı alacak karşılık verecek bir dadaloğlu bulamadık Kul Mehmet dağları taşları aşarak er gönülleri ararken Gönül diye cevher kapısında kavgalardan arınmış yol olmaya çalışırken Tüm dünya bir karış toprak, bir karış mezarlık sonu toprak için insanlığı bitirirken Gönül eri ne gezer bu alemde, gönül denilen gönülde cevher ne gezer Mehmet Aluç |