Sensizlik ÇiçeklerimArd-arda kaç zemheri geçti Ard-arda kaç zemheri beni üşüttü Bu Ağustos ayında Dışarıda bahardan bir hava Bende sebepsiz üşümeler Bir ben ısınamadım Hasretinin çeyrek saatinde Bir bağırabilsem sensizliğine Git diyebilsem Yitirdiğim öpücüklere kavuşsam O kiraz yanaklarındaki sıcaklığa tatlılığa Yitirmişim öpücüklerini gülücüklerini Seni Bunda senin payın var Bana düşen pay ise hasretin Sana olan hasretimin sancısı Karın ağrısı Apansız bir akşam olmadan giden sen Bir sigara içimi kadar yanımda kalmayarak Yokuşun dibinde beni bıraktın tek başına O tenha anda beni bıraktın Bense bir aşk yürekli yiğidi terk ettin de gittin Bilinmezlere Görünmezlere Bana ve yastığına küsmüş halinle Sırtıma soğuk bir namlu dayayarak gittin Öylesine çaresiz ve bağlı bırakarak Sığamadın kalbimdeki aşkın yüce dağlarına Faka basmaz yüreğimi faka bastırttın kaçtın ellere Acımadın Beni hiç anlamadın Şairin dediği gibi Beni bir tek sen anlardın sende yanlış anladın Yüreğimi leş kargalarına bıraktın Bir kuytu köşede ellerinle vurmuştun Düştüm o an kara gecelerin içine Gündüzüm artık olmadı Bir nefeslik ana yorganım yetmez Yorganım olsa da beni ısıtmaz Şunu bil ki hasretin beni öldürtmez Gidişin seni öldürtür Ocakta küllenmiş ateşim yeniden yanar Gönlümün burçların da bana bakan bir Leyla Bir Aslı mutlaka bakar Ömrünü dayamış aşk ağacına bu yiğit Üşürken ifadelerim kifayetsiz Sen benden uzakta bensiz ağla ağlaya bildiğin kadar Nazlı seher vakitlerini kaybet Bugünden andan sonra kalem seni yazmaz Ancak gidişini ihanetini hançer gibi yüreğime saplanan Gülüşündeki kifayetsizliği yazar Bir bilsen Bilmene de gerek yok Üzmeyeyim heceleri sözleri Bin yıllık hasretin içinde Küf kokan çiçeklerin gibi küf kok Bir taş duvar olan yüreğin yıkılsın üzerine Altında kal pişmanlığın ağır yüküyle Zulamdaki resmin solmadan önce gel Karanfil kokan düşlerim leş kokmadan önce düş yollara Yoksa dağlarına bir daha bahar gelmez Baharlarda gezmezsen de canım dayanmaz Zaten bendeki sendeki bir tutam can Kanla dolmadan kanında boğulmadan Düşte yollarıma gel Elim boş Ayağım bin bir pusuya düşmeden gel Bak temmuz ayında karlar yağar Dağlarım nazlıdır çabuk üşür Yoksa sensizlik çiçeklerim Uçurumların dibinde açmaya başlar Mehmet Aluç |