Sanki Göğsüme Kendi Cesedimi Gömmüş Gibiydim
Ben sana canım demiştim.
Sen bana nefesim. Benim canım, Senin nefesine karıştı. Sonra ben susmuştum. Sen gitmiştin. Sonra, İkimiz de, Üşümüştük. Ben senin yokluğunda, Sen son/baharın yağmurlarında. Sanki, ben bu hayatın üvey evladı gibiydim. Yetim, öksüz ve kimsesiz bir çocuk gibi. Biraz da kendim/sizdim. Şimdi tıkabasa sustum. Kendime sustum. Sana sustum. Hayata sustum. Seni bazen, Yasak bir şehre benzetiyorum. Yasak bir dile, Ve ben o yasak şehre, Her gece iltica ediyorum. Sığınmacı bir mülteci gibi. Sonra bir şarkı dilime dolanıyor. Senin adınla kendimi idam ediyorum. Bedenin dar/ağacım. Terinle cesedimi yıkıyorum. Seni ne kadar sevdimse, O kadar günaha girdim biliyorum. Toprağa damlayan, Yağmur damlalarını saydım. Kurumuş, çatlamış toprağa. Baharın öldüğüne tanık oldum. Bir daha hiç çiçeklerin açmadığı. Kuşların uçmadığı, Çocukların oyunlar oynamadığı, Ve güneşin göğsümde battığına tanık oldum. Hiç doğmamak üzere. Ve göğsüm o kadar acıdı ki, Sanki göğsüme, Bir el kurşun sıkmış gibiydim. Sanki göğsüme, Kendi cesedimi gömmüş gibiydim. İbrahim Dalkılıç 03/10/2014 22:35 izmir |