Toprağın Çocukları
Kayıp bir yalnızlık bizimkisi
Yokluk yoklukta erimiş gibi Bir ıslık sesi uğulduyor ormanın karanlıklarında Ne bir çiçek açmış ne de bir kuş kanatlanmış Sevgiye dair ne varsa yetişen çayırlarda Gece boğuldu sabahın ilk ışıklarında En narin elbisesi yırtıldı doğanın Bir damla düştü, yapraktan toprağa Bir ruh büründü kozadan tüm vücuduma Kanatlarımda bir kıpırdanma başladı Ve ardı sıra hızlandı kalbimin vuruşları Unutmadım mektubunuzu toprağın çocukları Gök babadan isteyeceğim bütün yoklukları Bir buğu ile yükseldi pembe kanatlarıyla yanımdan Dans ederek selamladı bütün can sahibi olanları Ve daireler çizdi çevremde onlarca kez Toprağın bana en büyük armağanı. Açılmıştı artık gökyüzünden emanet mavi kanatlarım Göğe doğru çıktıkça çıktım, tahtını aradım durdum gök babanın Kesildi nefesim ve yorgundu artık kanatlarım Sözüm vardı çocuklara, söyleyecektim ki gök babaya Bağışla bütün yoklukları ve ruhundan üfle toprağa Çünkü yokluk en büyük acı, varken yok olanlara Ardımdan kanat sesleri duydum Ve pembe kanatlarıyla sardı beni İradem yoktu, yalnız ona uydum Yiten canım, gelmişti geri Bıraktı beni ve tuttu ellerimden Döne döne yükseldim göğe yeniden Bulutların arasına varmıştık İrademle çıktığımda görmediğim kapıyı Nurdan muhafızlar yavaşça araladı Bir güç çekti bizi ve kanatlarımız yandı İradem yoktu ama o yanımdaydı Sıyrıldık kendimizden Ben o oldum, oda ben Dönmeye başladık tane tane Dualar yayıldı bir bir göğe O beni diledi ben onu Ve unutmadım sizi Toprağın çocukları Ve dilekler canlandı Yok olanlar varlık suyuna bulandı İşte böyleydi size duam, toprağın çocukları... |