GECE...
Gecenin karanlığında.. Bilmezsin dolaşan yalnızlıkları...
Sokak aralarında ki, iki yüzlü gülüşlerin kahkahalarını.. Sen bilmezsin, kaypak sevişlerin tiz çığlıklarını.. Öpüşleri merhametsiz, öpüşleri şeytani tebessüm arasında.. Zifiri karanlıklarda saklar ruhlarını.. Bekler, sinsi sinsi yalanları.. Sessizliğin çiğleri yağar, yaşayanların üzerine.. Buz tutmuş elleriyle.. Dolaşır bedenleri şehvetle... Sen bilmezsin geceyi... Acıyı oyar, dağlar yürekleri.. Nefes alışları başkadır gecenin... Kem dolu bakışları, saklar sahte suretlerde.. Bir yüzü şen bakar ruhlara... Bir yüzü kin.. Gecenin soluğu buram buram, yalarken sokakları.. Bilmezsin..! Nelere kahpece sırtını döndüğünü.. Nem tutan gözlerde, gel git yaşamları bulur.. Parmaklıklar arasında.. Tutsak bedenleri saklar.. O bedenler ki.. Yıldız kayması gibi.. Karışır geceye... Sen bilmezsin, Apansız sancılarla kıvranılan acıları... Işıl ışıl alacalı kandırılmışlıklarla.. Göz boyamalı ustalıklarını.. Bencilliklerin pusuya yattığı, hoyrat yumruklarını... Bıçak darbeleri yemiş sevdaların ağlayışlarını... Katili olunmuş sevdalarda ki, kanayan yaraları.. Sen bilmezsin geceyi... Gecenin karanlığın da oynanan saklambaçları.. Kırmızı rujlu çarpık gülüşlerin.. Kalp sızılarını.. Dudaklardan çıkan fısıltılı, ağlamaklı isyanlarını.. Sessiz bekleyişlerin.. Geceye dağılmış umutlarını.. Kalabalıklar arasındaki... Feri sönmüş bakışların yalvarışlarını... Merhametsiz sevişlerdeki, sevimsiz mutlulukları.. Yasakların izbe çekiciliğindeki, kaybolmuşları... Kefaretleri ödenememiş aşkların, doğurduklarını.. Körpe nefeslerde, soluk alan bitik hayatları... Sen bilmezsin geceyi... Yıldızların Altın’da oturan yalnızlıkları.. 23/09/2014 |