Yaz kızım...beyniyle yüreği arasına sıkışıp kalan kirli saç telinde yol aldınız etrafınıza sıçrayan çamurlara aldırmadan topuklarınıza yüksek ökçeler yaptırdınız altınızdan kayan uçuruma sırat köprüsü kurup zül’celal vel-ikram suretinde al bu hayat ( sizin) sundunuz göbek bağı ile asıp geçmişi kan sürdünüz suretime al’ al oldu yanaklarım sülük gibi yapışıp göğsünde ki deliğe anamın ak sütünü çaldınız ki, kırıldı alnımıza çizilen haram lokmalar izafi ‘yat kanunundan yetim haklar koyan kuşların kanatlarında deli murat, yetim Fatma ya da öksüz kelimeler parçalandı sözlükten nehrin akışı nereye, nereye dönüyor bu devran şimdi gün tutulması “oğlak dönencesinde) meridyen sokak sinemasında oynuyor açlık, savaş, tecavüz, ayrılık, baş kesen evren haydi geç kalma sende yüz sür padişahın eteklerine “hu” yaz kızım(!) insanlığın tasavvuf defterine kirli emellerin dudağından doğduğumdan beri başaklar döl saçmaz/ aşklar yama tutmaz oldu kredi kart aidatı gibi iade edildi acılar dul ,yetim kaldı yaralar yaralar kan çökerken kızıl yalnızlığa yalnızlık dem sürer Şirazi’ nin koynunda her yer “bostan” her yer “gülistan” herkes biraz kaçık herkes birkaç yüz’ insan yatırır fon hesabına ya kısmet ! ben ise, deli/ murat yaz kızım kader defterine Ümmü AŞCI ÜMA Seçki kuruluna ve emeği geçen herkese teşekkür ederim |