sana mektup var
Yağmurla başlayan ve karla kaplanan yeryüzümün öyküsünü
Ses,söz ve resmin sınırlarına sığmayan bir kalbin geniş coğrafyasında,sana yazıyorum. Akşam olmak üzere.Rüzgar artık anılarda kalmış baharlardan esiyor.Dere kenarında söğütler hemen kıyısında otlar ve bahçemizde erik ağacı usulca kıpırdanıyor.Ormanın bitişiğine kadar uzanan evler bir şal gibi karanlığı omuzlarına alıyor,gözlerinden yayılan solgun ışıkların üstüne bir perde gibi düşüyor gece...Sana anlatmak istedeğim o kadar çok şey var ki...senden duymak istediğim...Boş bir çaba benimkisi biliyorum ve biliyorum bilmelerin korkunçluğu.Bu yüzden susmaların koyuna bırakıyorum mektupları... Oysa sana akşamların hüzünlü gemiler gibi yüzen bulutlarından bahsetmek isterdim, Işıltılı yıldızlarla süslenmiş gecenin dalga dalga yağan yalnızlığından... Bir hayal benimkisi...Gece boyunca uzayan ve donuklaşan bir hayal. Sokak lambasının aldatıcı ışığına sığınan yorgun kelebeklerden farksız ümitlerim ancak biliyorum yinede ümit etmeliyim belki birgün deyip başlamalıyım yaşama arzusunun diri tuttuğu yeni bir ümide sürgün vermeye... Hiçbir dal dokunamaz güneşe ama yinede sen bu kadar ulaşılmaz olmasaydın keşke ve bir hayal olarak kalmasaydın... Bu senin için kaleme aldığım fakat adresin olmadığı için sana gönderemediğim mektup.Onu buraya bırakıyorum umarım yolun buradan geçer. |