Kül Tablası
Uzun bir geceyi
Susarak geçirdim Tek başıma Üşüyordum Adını karalıyordum bir yandan Bir yadandan da Kül tablasına uzanıyordum Kül tablası Ne çok izmarit vardı içinde Ben içmemişimdir Ben içmiş olsam Üşümezdim İçim acırdı Ben ağlardım Ben bazen ağlarım Bir çocuk gibi Kirpiklerimde çırılçıplak çocuklar Yüzmeyi öğrenirdi Aşk solumak isterken Sensizliğin seferine çıkardım Sabahın ilk ışıklarıyla Üzeri örtülmüş bir mutluluğu Göğsümün üzerinde uyandırırdım Sessiz bir oda da Kocaman hayaller korardım bazen Bazen mutlu olurdum Ben bazen çok şımarırım Elma şekeriyle kandırılmış bir çocuk gibi Çok uzaklara akan nehirler çizdim İçinde yüzün balıklar Ellerinden tutan ellerimi Uzanıp kıyısına Bir boşluğa göğsünü çizdim Üzerine başımı Ellerime saçlarını Dudaklarına kiraz kırmızısı bir ruj Üstüne gül resmi olan bir gecelik Saçların yüzümde Mehtabı seyrediyoruz Rehin aldım düşüncelerimi Ben bazen kendi kendimi mahkum ederim Esir olurum kendime Ve hiç bir yere gitmem Oturur susarım Sessizce ağlarım Kül tablasına uzandı yine elim Kül tablası Ne çok izmarit dolmuş Günahsız bir ölüm gibi Sustuğum için Nefesim sen dediğim için Kendime kızıyorum bazen Ben bazen kendi kendime kızarım Annesi tarafından azarlanmış bir çocuk oluyorum Dudak büküp Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum Ama benim gözyaşlarrımı silen bir el yok Ben kendi gözyaşlarımı kollarımla siliyorum Kollarımın ıslaklığı ondandır Dudaklarıma penceremden hafiften bir rüzgar sızıyor Kelepçeler takılıyor kollarıma Bir Temmuz sabahıydı Kulağıma adını fısıldayan kuş sesleri Hızlı adımlarla işe giden emekçiler Duraklarda bekliyen yolcular Bu sabah bende esir Bende susuyorlar Bir söğüt yaprağının üzerindeki yağmur damlası gibi Uzun bir geceyi Susarak geçirdim Tek başıma Üşüyordum Adını karalıyordum bir yandan Bir yadandan da Kül tablasına uzanıyordum Kül tablası Ne çok izmarit vardı içinde Ben içmemişimdir Ben içmiş olsam Üşümezdim İbrahim Dalkılıç 25/07/2014 06:15 izmir |
"Kül tablası"
şimdi hangi hayali parmak arasında yakıp,
Bir bir söndüreceğiz dizeleri bu taplada...
Ahh, aşk, dedikçe;
"Annesi tarafından azarlanmış bir çocuk oluyorum..."
Ve yine Zırlarken anne ! Diyorum...
"Uzun bir geceyi
Susarak geçirdim
Tek başıma"
Bilmem bu suskunluğu...
Boğazımı yırta yırta ne çok sustum hal bu ki!
Susmanın geceleri uzun oluyor be azizim...
Sonra kalbi papağan olan şizofreni sayıklamaları misafir olur yalnızlığımıza...
Tebrik ediyorum...