İYİ BAYRAMLAR
İki gün önceydi
Beynimden vurulmuşa döndüm Genç bir kadın, önünde iki bebek İzmir’in merkezinde dileniyordu O gün oradan polisler geçmişti Polisler, yetkililer geçmişti Sanıyorum kimse bir şey demedi Aç mı, açıkta mı? Gerçekten ihtiyacı var mı? Yoksa bu işi meslek mi yapmıştı? İki bebeğini istismar mı ediyordu? Sorgulanmalı değil miydi? Sen kimsin? Sen necisin? Bu çocukların burada ne işi var? Diye sorulmalı değil miydi? Hani sosyal devlet? Aça, açığa, muhtaca cevap verecek Hani sosyal belediye? Aça, açığa, muhtaca sahip çıkacak Hani sahip çıkmak öyle sözle olmuyordu Meydanlarda nutuk atmakla hiç olmuyordu İcraata baktığında yok olan devlet İcraata baktığında yok olan belediye Çağlar atlasa da kendi kendine Devir dönüyordu eski köleliklere Bugün bir işim dolayısıyla belediyenin birini aradım Saatlerce iletişimindeki telefonunu çaldırdım Hani İzmir belediyesi değildi aradığım Değilse gider soracaklarımı sorardım Deniz kenarı bir belediyeydi Aramalarıma kimse cevap vermedi Durumu anlattığım işin sahibi Gülerek, “denize gitmişlerdir” dedi Son günlerde devlet üzerine düşünüyorum Halkı için var olan devlet mi? Yoksa halkına eziyet eden devlet mi? Sözlere bakarsan devlet ve bütün kurumları halkı için var Hele belediyeler bunun için kuruluyorlar Amaçları halkına hizmet edecekler sonuna kadar Ama; gel gör ki öyle olmuyor İçine, etrafına çöreklenmiş çıkarcılar doymuyor. Bir vatandaş var, elini kolunu sallayarak devletin içinde geziniyor Her ne işi varsa sorgusuz sualsiz yaptırıyor Bir vatandaş var, ne yapsa kapıdan içeri giremiyor Her ne işi varsa işleri hep yokuşa sürülüyor. Geçenlerde İzmir’de halk otobüsü düzenlemeleri yapıldı Hani, düzenleme yapanları otobüslere bindirsen anlayacaklardı Ama, bütün yaptıkları iş masa başındaydı Vatandaş çekiyordu bütün zorlukları Diyelim ki bir semtten başka bir semte gideceksin En az üç kere indi bindi gerçekleştireceksin Her indi bindi de on beş yirmi dakika otobüs bekleyeceksin İşine yetişmek için sabahın köründe haydi bismillah diyeceksin Ama: düzenleme yapan beyefendilerin Emrindeki makam arabalarını, kapısında bekleteceksin Vatandaş çile çekmişse ne olacak, içinden hak ettiler diyeceksin Niye diye sorduklarında, “aptal aptal” dişlerini göstereceksin Her seçim sonu ellerim kırılsaydı diyenler Seçim dönemleri gelince unutup birbirini yiyenler Veriyorlar oylarını kendilerine zulmedenlere Sonra sarılıyorlar şikayet dilekçelerine Peki; dilekçelerini okuyanlar var mı? Aradıkları dertlerine çare bulan var mı? Ne gezer, “ellerim kırılsın bir daha bunlara oy verirsem” Yemin billah, küfür hakaret, ta gönülden Sonra, ne sonrası be canım, sonrası yok işte anla Seçim zamanı gelince oluyor hepsi birer dava Ben size hain kim söyleyeyim mi? Hain, insanın yaşamına ihanet eden kendi beynidir bunu bilin İnsan; yaşamında çektiği her zorluk için Yemin billah ediyor, bir daha asla diye Seçim zamanı beyin başlıyor ihanete Yüzlerce neden, yüzlerce akıl yürütme Memleket kurtarıyorlar oyulurken oy niyetine Hain; beyin, beyniniz beyler Her an yaşamınıza ihanet eder Haini dışarıda aramayın yeter Beyin yıkayan gündemler Baş belası kandırmaca sözler Dağ başını duman almış arkadaşlar Her yerde dumanların karanlığı var Aydınlık, yalan, palavra, riyakar Bir gülüyor, bir kayboluyor Dedikodu misali, kafa ütülüyor Hakkıdır hakka tapan derken; taptığı yalan Adına demokrasi diyorlar, sen şen şakrak oyalan İki kıvırtma, bir sırıtma, bir cızırtma işler tamam Şinanay yavrum şinanay Kurt oldu bu gece dolunay Düştü bayramlar ayına yine ay Geçmiş olsun bir yıl daha geçti Bebeler büyüdü, delikanlılar gençleşti Yaşlılar oldu piri fani Orta yaşlılar bir yaş daha kartlığa erdi Düğün bayram şenliğiniz olsun Boş verin elleriniz kırılmasın, bu sene de siyasete oyuncak olsun Bayram sonu sandıklar açılacak Akıllar oy oy saçılacak Seçim sonu parmaklar kırılacak He ya, be ya, Ya, ya, ya işte bu ya Demokrasi bir değirmen insan öğütüyor Un yerine, robotlar üretiyor Düğmeler politikacıların elinde Programları medyanın tekelinde Gelsin gündemler, çalsın çeneler Oynasın kızlar, erkekler Nasılsa bir yıl daha var önümüzde Gün biter, yarınlar bitmez hepsi tekelimizde Vere vere insanlığımızdan bir şey eksilmez Çıkar için yorulana, niye yoruldun denilmez Karar verdik mi? Çıkar yerine, insanlık için yorulacağız dedik mi? He ya, demez olur muyuz? Her daim delikanlılık sözümüzdür bu, unutur muyuz? Her daim delikanlılık, çıkara, çıkarcılara köle olmak Bit pazarlarında satılıp yok olmak Zaman iki takla, bir parende atarken Beynimizi gündemler sulandırırken İnsanlık cayır cayır yanmış ne var? Biri gider, biri gelir, insandan başka ne var? Nasılsa; insanı koyun, sürü yerine koyanlar var Nedense bazıları buna çoktan razılar Tepedekiler canları istemediğinde, halkın isteklerine istemezük diyor. Halkımız neden hep he diyor, hiç istemezük demiyor Önlerine ne konulursa seçiyor Hani bir günde, deseler yoğuz biz bu işte Kendi kendinize oynayın seyredelim biz sizi aheste Ne olur hiç merak eden var mı? Politikacıları sap gibi ortada bırakacak var mı? Ne gezer; yalanda olsa herkes oyuna razı Akıl çıkar mı bak, istersen beyinleri kazı Neyse bugünde laf biraz uzadı İyi bayramlar dostlar ben kaçtı 24.07.2014 – İzmir |