Papulya VLazona’da mevsim sonbahardı , Ağaçların dalları, artık yalnızlığa hazırlanıyordu . Yapraklar bir bir yerlere düşüyordu , Rüzgarların esintileri, ağır bir roman gibi Estikçe yürek sayfalarını acılı mazilere çeviriyordu Estikçe rüzgar iliklerine kadar soğukluğunu hissettiriyordu . Elleri ceplerindeydi Zifona’nın , Sahil kenarında yürüyordu . Zamanı dolmuş yaparaklar, yerlerde uçuşuyordu . Çaresizdi yapraklar , Rüzgar estikçe, sürüklenerek bir oraya, bir buraya sürülüyordu . Karadeniz daha bir asiydi . . Dalgalar kayalara çarptıkça, Zifona’nın anıları depreşiyordu beyninin içinde . Karadeniz durgunluğunu bozmuş , Asiliğini bir kez daha gösteriyordu . Kesitler geçiyordu aklının dar odacıklarından Zifona mazinin ince kıyılarında sürüklenen Akıl tutulması travmalarını yaşıyordu gene Lazona’da yaşanan o kara günleri Bilen insanlar Şimdi Trabzon’un bilinen , Ama en mezra köşelerine çekilmiş Gündüz müslüman olan, gece zorunlu Hristiyan olan gizli Rumlardı. . . ’’ Lazona’da kara günler, Hiç bir zaman tarih sayflarında yer almamalıdır ! ’’ Diyen Mustafa Kemal’in fedaisi Topal Osman’dı ... Topal Osman’a ilthafen Mustafa Kemal Samsun çıkarmasında ; ’’ Kürtler , Lazlar , Ermeniler ve Rumlar.. Kesinlikle bir birinden ayrılmalıdırlar.. Çünkü kuracağımız Cumhuriyetimizin tehdidini oluşturuyorlar ..’’ Lazona yeşilli dağların , Ve dağların boynuna gerdanlık gibi dolanan Bembeyaz sislerin , Ağaçların ve sulak yerlerinin bol olduğu kadim bir diyardı . Kurumuş bir yaprak gibiydi o dönemlerde halklar Oysa ; Lazona’da yemyeşil bir ağacın dalları gibiydiler . Yemyeşil dağların ovaların bol olduğu bu topraklarda , Nehirler, o kara günlerde kızıla boyanılacaktı . . Sadece bilinen 353 bin Rum , 2 milyon ya da daha fazla Ermeni yok edilecekti . Ne Rum kaldı , Ne de Ermeni o kadim topraklarda şimdi . . Laz , Rum, Ermeni ve Çerkez halkının Derman buldukları o dalları , Terk etmek zorunda kalıyorlardı . Peşi sıra dizilmiş milyonlarca insan , Kapı komşuları , Aynı evde koyun koyuna uyudukları , Kapıları dahi ardına kadar açık olsa , Kimse kimsenin malına ve canına gasp etme niyetinde değildiler . Aynı diyarda koyun koyuna yaşıyan , Aynı diyarda halaylar ve horonlar oynadıkları , Aynı anda sağ ayaklarını toprağa vurdukları , Aynı suyu , Aynı ekmeği bölüşüp yedikleri diyardı Kadim Lazona . . Peşi sıra dizilmiş bir halk şimdi , Rengarenk dilleri , kültürleri olan , Aynı diyarın kadim halklarıydı Ermeni , Rum , Laz ve Çerkez halkı . . Lazona’dan beri sürgüne gönderilen halkların tepelerinde uçuyordu Atmacalar ve martılar . Bir güvercin , kuru bir ağaç dalına konaklayıp , Üzülmüşcesine boynunu eğiyordu . Kuşlar dahi bu duruma hüzünleniyorlardı belkide . Kadim toprak Lazona . . Sesizdi , Sokaklarda deli gibi koşuşturan ; Rum ve Ermeni çocukları yoktular . . Tulum çalan bembeyaz sakallarıyla Ermeni dede , Evinde alnından vurulu bir şekilde yüzü koyun yatıyordu . Kanlar kilimin üzerine yayılmış ve kurumuş haldeydi . Duvarlarda asılı kalan çerçeveler yerlere düşmüş , Camları param parçaydı . Bir kapı, rüzgarın esintisiyle sertçe kapanıyordu . Sonra gene açılıyordu , Bir kadın görünüyordu odanın içinde , Kendini tavandaki direğe asmış halde sallanıyordu . Elleri , Ayakları mos mordu . . Üstü yırtık haldeydi . Bir çocuk kundakta boğazlanmış Kanlar içindeydi . . Lazona sessizdi , Lazona Kan ağlıyordu . . Kimsenin umrunda değildi . Tarih sayflarında işlenmeyecekti . Kurban bir halk aranıyordu . O kurban halk Rum ve Ermenilerdi . . Türkler her zaman masumdu ? Onlar asırlardır ezilmişlerdi ? Onlar yapamazdılar . . ?! Rüzgar esiyordu Sertçe , Zifona’nın dalgalı saçlarını geriye doğru yatıyordu . Yüzünde bir soğukluk oluşuyordu . . Ağaçların dalları kıpraşarak yapraklarını düşürüyordu , Yapraklar ağaçların saçları gibiydi . . Zifona’nın ömrü geçiyordu , Titrek elleri sigara paketine gidiyordu gene . Cebinden çıkardığı bir dal sigarasını dudak aralarına götürdü , Bir rüzgarın sert esmesiyle, dudaklarının arasından düştü sigarası . Lazona kara günlerini yaşamadan önce . . Canlar ve cananlar akıp gitmeden önceleri , Lazona’da hayat bir başkaydı .. Yaşamak, neşeydi . Gülmek bambaşkaydı her renkten gülüşler ve kahkahalar vardı . Meşe ağaçlarından evleri, doğayla bütünlük içindeydi . Dar ve labirent sokaklarında misketler oynayan çocukların neşeleri başkaydı , Kapı önlerinde oturan Rum , Ermeni , Laz kadınları tulum ve kavallarıyla türküler dizerlerdi masmavi gökyüzüne bir bir . Dağların boynuna sarılmış gerdanlık sis bulutları dağılırdı Ermeni bir nine sokaklarda koşuşturan çocukları yanına çağırıp , şekerlemeler verirdi . Ak sakallı Ermeni dede, tulumunu alır Ayder yaylasına koşardı Genç delikanlılara tulum çalardı . Lazona’da hayat, yaşamaktı . Güler yüzlü insanlar , Kadim topraklarından sökülerek , Kayıp coğrafyada , Geriye kalan bir tek adları kalıdı . Kuşluk vakti kara gölgeleriyle geldiler Lazona’ya , Silahlarını doğrulttular , Gözlerini kırpmadan kurşunlara dizdiler . . Geriye kalan bir kaç insan , Peş peşe bir birlerine bağlanarak , Kurak topraklara sürdüler . ’’ Sonrası karanlık bir roman Orman boylarında bir ölüm ’’ Renas Tutaste |
küçük bir örnekleme Renas- Balkanlarda 3 milyon müslüman sivil katledildi ve bunların büyük çoğunluğu türk ve ben o ailelerden birinin beşinci kuşak bireyiyim
ben Türktüm ve masumdum
acıları bölge bağımsızı anlayarak sahiplenerek
eyvallah