Altı Şehir ve Tutulma"Hadi, bastır göğsünü göğsümün gergefine ve söndür tüm öpüşlerimizi" Altı yaralı şehirden geçtim Altı yaralı şehrin altı yalnız ağacına -adının her harfini dişlerimle çiğneyerek engel olduğum- altı masum gözyaşı akıttığım altı çaput bağladım sen özgürlüğümün son bulduğu tek yasağımdın. Ve gece nazlı bir anne gibi göğüsleriyle nehirleşirken çöle dönen tenimde ve en çokta büyütürken unutulmuşluğumuzu -ki denizler balıkların mı yoksa martıların mı gözyaşıdır diye sorarken o genç kız masum bir bulut gibi- ama sırf sende unutasın diye yüzüm, yüzünü unutmak için kaç gece yalvardım kendime. göğsümün tahtasını deşen sancıyı -yani adam olduğum kadını- öldürmeden düşlerimden hemen önce ve kurtarayım diye yaralarıyla övünen şairlerin gece hummasından çok acıttım serçeleri başını ezdim tüm üç harfli faili meşhul yalanların oysa ben kırılgandım kırılan sancıyandım seni unutmak içinse kendi bileklerimi kesmiştim Altı üstü ben gibiydin altımı üstüme getirmiş ve gitmiştin oysa içimde yeşerirken yeni yetme bir kavak ağacı gibi boylanırken tüm gölgeler güneşin isyanıyla kaldırımlara, yaşarken kendi kanlı canlı seni, ve henüz dokunmuşken sağ yanağının soğukluğu sıcacık kinime sıcak bir çayın damağında kalır gibi nasıl gitmiş olurduk bir birimizden sonra ... .. . Adımladım tüm şehri,adımladın diye Her gün aynı saatte ağladım ki belki ağlayışlarımız dökülürdü tuzlu ve kaşıntılı çürürdü bulutlar çürürdü gözlerimizin altı .. 19/07/14 Çanakkale |
nasıl bir yazmak bu hayat çıkmış kaleme damla damla düşmüş