3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1204
Okunma
ay vardı
gümüş bir gece
bir telkari ustası
gümüş tellerle örüyordu saçlarımı
ben kollarıma alıp sallıyordum
sarı saçlı bir kız çocuğunu
çocukluğumu uyutuyordum
o uyurken ben büyüyordum
ve gittikçe daha çok benziyordum anneme
hatta Havva anneme
milyar yaşında bir kadın büyüyordu yaşımda
atalarım dolaşıyordu genimde
ki genlerin
unutmaktan arınmış
müthiş hafizaları vardı
bedenimde milyar yılların izi
milyar yılların yorgunluğu
ceplerim milyar yıllık anılar dolu
saçlarımın gümüş tellerinde ihtiyar bir ayın şavkı
ben ceplerimde biriken an(ı)larda
yoktum
ya da hep ben vardım
sen, o, herkes bendi
ve ben
sen, o, herkestim.
her şey duruyordu
ben geçiyordum her şeyden
’sen’ dediğimin içinde
belki de ’ben’ dediğinden daha çoktum
ve sen bende ’ben’ dediğimden daha çok
ama yine de ben hep ben’i arıyordum
yani sen’i
nedense bir türlü bulamıyordum
telkari ustası yorulmadan çalışıyordu saçlarımda
ve bu gece ay
ustaya kalfalık yapıyordu uysalca
5.0
100% (9)