Ben bende değil, sende de hem sen, hem ben,
Ben hem benimim, hem de senin, sen de benim,
Öyle bir garip hale geldim ki bugün
Sen ben misin bilmiyorum, ben mi senim.
Mevlana
Rahim’e hiçliğinle tuttun elimden
çıkardın meleğin kanadına beni
giydirerek bana da hiçliği
fırtınalı bir denize
öyle güvenli
öyle emin bıraktım kendimi
dalgalar yüreğindi...
ah bana bakışına değil
akışına
bana kucak açışına
açtığım kucağa kaçışına kurban olduğum
ey benim
uykusuzluğuma saltanat kuran
hadi geç kendinden
kurtar faniliğimden
erit beni sonsuzlukta
benliği sende buldur
ruhta kendime vardır
aşık ol,
aşka daldır
meleğin bir kanadında ben
bir kanadında sen
her kanatta hem sen, hem ben
kimin umurunda sende ne kadar sen
bende ne kadar ben
sonsuz
uykusuzluğa uyandır hadi
dolduğum bu dar kaptan taşır beni
bir ateş ki
o beni yakmaya
ben narına yanmaya hazır
istemiyorum
ateşin yakmadığı İbrahim olmayı
çünkü ateşe koşan biçare bir pervaneyim
her zerrem yansın istiyorum
güle dönerken küllerim
yeniden dirilmek istemiyorum
günahlarımdan soyunduğum kadar, soyundum sevaplarımdan da
Cehennemden kaçtığım kadar, kaçtım
cennetten de
ey hem ateşi yakan
hem ateş olan
ey beni yüreğinin gözüyle görmesini istediğim
allayıp pullayıp ateşlerle
güllerle
yanan zerrelerimin savur küllerini
beni davet ettin ötelere
ki bu bir vaattir de
hazırlandım
bırakma tuttuğun eli
kırılırım, dağılırım, kaybolurum
sınırsızlıkta
bana vereceğin
sevginin sabırsızıyım
Rahman’ın soluğuyla
beni sevdiğini söyledin
âna değil
ömrüme düştü söylediğin
şimdi beni çağırdığın ötelerin
ve ötelerde Rahimle vuslatın
özlemindeyim.
Şaziye