tavşanın hiçbir zaman şapkadan çıkmadığını bildiğim ama seyrederken olduğuna inanmak istediğim gibi hayat
...
düşlerini küçücük sokak aralığına sığdırmış çocuklar kirlenmiş bir kentin temizliğine yağmur beklerdi o zaman o zaman kadınların iplere astığı çamaşırlarından damlayan sular kırılmış kaldırım kenarlarına birikir biriken suyun büyüklüğünde karıncalar boğulurdu
her aşkın bir kuytuluğu vardı mesela her öpüşmenin ardından utangaç gülümseyişler sıralanırdı sıvasız duvarlara ilk aşık olmayla son aşık olmanın arasına çekilmiş bir sürekli kaybetmekti sevda yüreğin sonbahara döktüğü yaprakların kuruduğu anların resimlerini toplamasıydı ayrılıklar ve aşk düşlendiği kadar değil bittiği yere kadar aşktı ...!
...
belediye anonsuyla duyulan bir ölümün acaba kim diye merak edilmesi kadar acıklıdır insan
hiç tanımadığın bir mevtanın iyi yada kötü olduğunu bilmeden hep güzele yakıştırıldığı bir duruş bozukluğu hayat iyi bilirdik dediğinde neyi nasıl bildiğini kestirmeden yanılgılar çizmesidir dilin
cami önlerine koyulmuş banklara oturup sonunda karşında duran taşın üstüne geleceğini düşünmek korkuyla faniliği beraber aklına yatırmaktır
ve o zamanlar küçük olan şehir mezarlığına insanlar taşınırdı otobüslerle o kalabalıktan sonra bir kişi emanet bırakılır geri gerisine dönülürdü hayata bir karalama gibi başlayan herşey simsiyah bir hikayeyle biterdi
...
Amerikan sigaralarını ret edip yerli tütünlere öksürükler düşürdüğümüz zamanlardı aklın ermediği beyin yollarımızdan kor ipekli marşlar söyleyen delikanlılar gençkızlar geçerdi anlayamadığımız bir gülümseyiş takılır dudaklarımıza gözlerinin içindeki ülkeye el sallardık öyle yakışıklı öyle güzeldi yüzlerinin coğrafyası birgün gelir vatanımın topraklarıda onlara benzer derdik derdik dedik ve sustuk susturulduk gittiler kaldık gençtiler çocuktuk kaybedildiler acıdık düştü hayat öldürüldü türküler işkenceyle ağrıdı onur ağrıdı insanlık ...!
...
ve acısıyla başbaşa yaşamaya devam etti kentler köylerin kırsalına düşen mermiler ağaç köklerini vurdu
sokakların rüzgarla savrulduğu eylül zamanları tam oniki yerinden kırılmış çocuklar düştü dallardan resmi acılar içinde palazlandı bireysel tutkular ve tozlu rafların küflenmiş yalnızlığına kaldırıldı toplumcu haykırışlar
her ezan sesinde kendini konçertoyla kanıtsayan köpekler gibi uğultulu bir resim kaldı geriye
...
bildiğim bilmediğim tüm hayatın renkleriyle birleşti büyümeye yüz tutmuş hayaller açık satılan sütün içindeki mikrobun tartışıldığı büyük şirketlerin satacağı sütlere açıldı sermaye işçilerin elleriyle kurduğu dünyanın patronlar tarafından puroların ucuyla yakıldığı bir sömürü uyandı kapitalizm cici kıyafetleriyle dalgın rüyalarımızı zapt etti ansızın bir sürekli düş ölümleriyle yaşamın sohbetsiz kalmış suskun birer düşkünleri olduk
gerçi yoldan geçen ihtiyar bir amca hep vardı topraktan asfalta geçerken verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz vaktinde saklambaç oynadığımız çok gürültülü zaman devam ediyordu içine kapanık çocukların yetimliğine ki içlerinden biride bendim ah yazık canım benim ya denen sosyetik şaklabanlıkları hatırlıyorum kutsal bildiğimiz bazı yanlarımız hala ayakta hala öldürülmemişti bazı caddelerin akşam üstlerine devrilen sarı sıcak tutuklanmamış çatılara belenmiş kuşlar düşünce suçlusu olmamıştı kadına şiddette ilerleyen tecavüzde adam bilinen yolsuzlukta alkış tutulan bir acizlik olduğumuzda hala bir onur kavrayışı ile insan kalanlarda vardı vardı bir umut hala vardı ...!
...
ve uzun metrajlı aşkların geriye sadece fragmanı kaldığında senaryo gereği figüran yalnızlıkları oynamaya başladık bir ihtimal daha vardı ama o ihtimal hiçbir zaman var olmadı ...!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YIKILIŞ ( ESKİCİ ) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YIKILIŞ ( ESKİCİ ) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
O var olan ihtimal aslında ihtimalin yokluğu ya da varlığının ihtimalsizliği mi Usta...? Varlığı tutanaklara geçmiş bir ihtimalin hiçbir zaman var olmaması gibi bir ihtimal olamaz, olmamalı, olmasın da... Hürmetle...
ağırdır insanlık ne yazıki bölünmüş haytalrın açsını çoğu zaman tek başımıza yükünü taışırız ama yine de hep bir nedenimiz vardır yaşamk ve yeniden sevmek için..sevgilrimi sundum az önce bu güzel emek ve duygu kokan şiir kokan şiir 'e selamlarımla..
O İHTİMAL HİÇ BİR ZAMAN VAR OLMADI...SEVGİLİ BÜLENT YİNE HARİKAYDI HELE DAMLAYAN ÇAMAŞIR SULARININ KIRIK KALDIRIMLARDA BİRİMİ VE BUNA BENZER BİR KAÇ MISRANIZ BEYNİME KAZINDI.KUTLAMA SAYGI VE SELAMLARLA.EMA
Saygılarımla..