Kurguların Ötesinde Susmakyazdıkça tükenen kalemlerdir yalnızca, kelimeleri tüketmek mümkün mü ? sustuğumuz her an kadar çok yazdıklarımız oysa yazmaktır en büyük çığlık avuçlarımıza saklanmış geceyi buluruz önce satırlarımıza başını yaslamış bir halde öylece ve her ayrılık bir satır başıdır artık gecelerde tünellerine ’’sevdadandır’’ yazdığımız nakaratlarımız melodisinde sızım sızım sızlatan notlarımız işte biz bir şarkıyızdır artık baştan sona ve ne zaman dinlesek kendimizi dinletmek isteriz başkalarına neler söyleriz kim bilir, kurguların ötesinde belki de seyrederiz akşam güneşini o söyler bize, şiirlerin ötesinde her kurgu bir şerittir gözlerimizin önünden geçer filmdir ama her film güzel değildir yani hayat bir kurgudur şiirlerin ötesinde önce uyutur kalplerimizi, sonra unutur ama bizi de unutmayanlar vardır hep bizim de vardır unutamadıklarımız hayat bir uykudur şarkıların ötesinde önce dinler sesimizi, sonra susturur ama savunabilir kendini sıradan olmadan ki, bir ağacın masumiyetidir gölgesi ’’ben de üşürüm bazen’’ der kendince ’’ben de korurum seni kızıl ayrılıklardan’’ kimseye anlatmak zorunda olmadığımız ama herkesin dinlemeye can attığı bir şarkıdır bu bize ait olan ve asla susturulmayan ki sustukça konuşmaya açılan kilitler bundan ’’dur!’’ dedikçe koşan, koştukça yakalanmayan yani hayat yorulmaz kaçmaktan ama insan yorulur kovalamaktan yazdıkça tükenen yalnızca kalemlerdir saniyelere sığdırılan birkaç cümle ağır olabilir bazen, sağır edebilir... Büşra Topbaşlı |