0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
936
Okunma
yazdıkça tükenen kalemlerdir yalnızca,
kelimeleri tüketmek mümkün mü ?
sustuğumuz her an kadar çok yazdıklarımız
oysa yazmaktır en büyük çığlık
avuçlarımıza saklanmış geceyi buluruz önce
satırlarımıza başını yaslamış bir halde
öylece
ve her ayrılık bir satır başıdır artık gecelerde
tünellerine ’’sevdadandır’’ yazdığımız nakaratlarımız
melodisinde sızım sızım sızlatan notlarımız
işte biz bir şarkıyızdır artık baştan sona
ve ne zaman dinlesek kendimizi
dinletmek isteriz başkalarına
neler söyleriz kim bilir, kurguların ötesinde
belki de seyrederiz akşam güneşini
o söyler bize, şiirlerin ötesinde
her kurgu bir şerittir gözlerimizin önünden geçer
filmdir ama her film güzel değildir
yani hayat bir kurgudur şiirlerin ötesinde
önce uyutur kalplerimizi, sonra unutur
ama bizi de unutmayanlar vardır hep
bizim de vardır unutamadıklarımız
hayat bir uykudur şarkıların ötesinde
önce dinler sesimizi, sonra susturur
ama savunabilir kendini sıradan olmadan
ki, bir ağacın masumiyetidir gölgesi
’’ben de üşürüm bazen’’ der kendince
’’ben de korurum seni kızıl ayrılıklardan’’
kimseye anlatmak zorunda olmadığımız
ama herkesin dinlemeye can attığı bir şarkıdır bu
bize ait olan ve asla susturulmayan
ki sustukça konuşmaya açılan kilitler bundan
’’dur!’’ dedikçe koşan, koştukça yakalanmayan
yani hayat yorulmaz kaçmaktan
ama insan yorulur kovalamaktan
yazdıkça tükenen yalnızca kalemlerdir
saniyelere sığdırılan birkaç cümle
ağır olabilir bazen,
sağır edebilir...
Büşra Topbaşlı