SÜREYYA
Adını söylemiyorum
Bütün eski kitapları karıştırarak Lügatlerin alamadığı bir isim bulmalıyım Bir gün ulaşabilsem sana Zamanların ötesinde Aşkımı sana sunacağım Cam bir fanus içinde Rüzgâr izin verirse Uçurtmamı uçuracağım sonsuzluğuna. Eline ulaşırsam Tatmin olacak kadar Ellerini ellerimle tutabilseydim Anlatırdım sana Kalbimin sonsuzluğa açılan Tıkanışa kapalı menfezlerini Ve sunmalıyım avuçlarına Senin bana sunduğun sonsuzluğu Ve hep sana akmalıyım Durgun bir su oluncaya kadar Kalbim nasırlı bile olsa hüzünlerden Senin gibi ebet yüzüme vurmasa da Anlatamasam da senin gibi her şeyi Konuşmadan Sırf senden aldım diye iletmeliyim İncelmiş ruhumu gümüş bir kâsede Hep uzaklığı haykırıyorsun bedenime Ulaşılması imkânsız bir yıldız gibi. Süreyya mı desem ebet mi Nerden alıyorsun bu bakışları Efsunlu gibisin Keşke sana kör olacak kadar Yaklaştığım zaman, perdesiz O bir avuç ateşi yüreğime atarak Mecnunluğumu gizlemeseydim Ama yine de mutluyum şimdi Zevk alınacak bütün acıları Bana sen öğrettin Senden önce alışık değildim Sensizlikte sessizliği dost edinmeye Hep firakından sitemler ettim şimdiye kadar Ama yokluğundur beni büyütecek ölüme kadar |