ey sevgili
tahta kapılar iniliyor
zifirinin avazında içine yel işlemiş salınıyor pervazında doğruluyorum omuzlarım çökmüş dikleniyorum dizlerim göçmüş vuruyorum kendimi kayıyorum bir çıkmaza bir rüzgar nişanlanıyor anlıma elimin tersiyle itiyor sızıyorum hışırtılara buğusu çarpıyor yüzüme kirpiklerimde deniz tuzu çatlıyor arsızca dövülüyorken sahiller dalgalar kendini katlıyor kaldırıyorum başımı ay boğuluyor bir kaosta söküyorum pankartları yırtıyorum ne varsa körkütük sövecektim bırakacaktım kendimi çoktan bir vurgun kudurdu avazımda çektim sesimi hiç yoktan avuçlarımda titreyen bir şişe damarlarımda demlenecekti bağıracaktım ağız dolusu aortlarım şişecekti yığılıyorum bir kayanın ensesine avuçlarıma kırmızının lekesi elimde cam patlıyor yırtılıyor gecenin sesi amansız bir acıyla flörtteyim içimde kan kesiği bir hararet aşiyan yüreğimde gözlerinin konukluğu yüzün tayfunlara emanet küllerin tılsımına gömüp sigaramı sarı parmak uçlarımı harlıyorum çivit sabahların vurdumduymaz telaşında kimliksiz yitiklikleri arıyorum doğum sancılarıyla inlemekteyken bir al şafak ufkum hedefsiz patikalara tutsak savuruyorken deli poyraz bir yele saçlarımı yürüyorum ağır aksak ey sevgili birazdan uyanacak gün tekrarlar vazgeçmez huyundan geç kalıyorsun yine gece atacak seni koynundan bak şimdi bak ellerim yüzüme siper dizlerim böğrüme emanet çek kendini kendinden bitsin bu esaret Hasan Polat |