söyle be ustakundaklanıyorken şarapnel kokulu yangınlarımız alazlarda neden bu kadar pervasız kuşatırlar düşlerimizi neden yakarlar küllerimizi bülbül gibi girip bağımıza niye keserler güllerimizi sırtımızda hep hançer deşilip dağılıyoruz içten içe çarpıp yığılıyoruz her gün en olmazından bir hiçe bu olasılıklar bu olmazlıklar neden tökezleriz bu kadar niye bizi anlamaz kime sitem eder yar kocamışken bu kadar meydanlar bakir sokaklarımız hep çömez hep dar söyle be usta söyle ne zaman bitecek bu artçılar bu kadar coşkuluyken denizlerimiz niye suyu çekilir neden kurur derelerimiz yuvalanmışken gönlümüze baharlar niye çekilir canımız niye kar kış neden donar her yanımız ihanet kuşatırken her gece vakti gökyüzüne çatallar kuruluyor yargısız bir ipe asıp çığlığımızı kızıl şafaklar vuruluyor bak be usta asılı kaldım son kertiğinde siper ediyorum ellerimi üşümüşlüğüme üfürüğümde sallanıyor ciğerlerim içimi yakıyor bu saz yığılıp kalıyor emekleyen yanlarım sus be usta sus sus biraz metafizik dersin diyalektik dersin ajitasyon çekersin kafan kıyak meze de iyi be usta yedikçe yersin çektin rakıyı geldin aşka bu öyle bir şey değil be usta sırıtır bütün öğretiler bu iş başka içim kan revan içim hasta şu sigara dumanına bir hamak gereceğim uyuyacağım sus sus be usta hasan polat |