gelme...örselendim bir akşam vakti düşlerimi karanlıklarına kaptırdım ökçesi düştü çocukluğumun kendi kendimi kandırdım ulu orta hayallerimi tırpanlarken umarsızlığın nasırlı avuçlarımda bir dünya palazlanıyordu tüm kahpeliğiyle sırtımdan bir akrep vuruyor zehrin yayılıyordu ellerime kanımda demleniyorken sünepe bir tükenmişlik düşüyordum işte düşüyordum sereserpe... köşe başlarından azgınca seyirten yaşam bu kaçıncı sığınışım kollarına bu kaçıncı yenilişim sana kaç zamandır borandayım salma rüzgarlarını bendime donar saçlarım omuzlarım düşer öksüz kalırım kendime sendeleyerek yürür kuşlar bahçemde gelme üstüme gelme... bak tipide yalpalayan şu serçeye böbürlenmekten değil kabarması parmakları böğrüne siniyor buzdan bir yel işliyor etine kim duyar sesini sitemi kendine yığılıyor kanatlarının şemsiyesine üşüyor ölesiye üşüyor işte ... kırıntıları kendine yük kuruntularından bi haber buzullar büyüyor şimdi cehenneminde kör bir gecede körebe oynuyor çocuklar gözleri dokunmuyor birbirlerine oynuyorlar işte oynuyorlar yine de körü körüne... alacaklıyım senden ey hayat yazdım şu atlasımın köşesine heybeme işledim seni fişledim seni bir kere |