BAKMA BANA
sükunet kabullenilmişlikse
suyun gözünde kirlenmek gizlenmekse derinin altına hain uykularda hamaklanmak iblis olmaksa halkına miras bırakılan bu esareti kurşuna diziyorum bir şafak vakti bir boşluğa filiz sürercesine boşaltıyorum şarjörümdeki teslimiyeti militan umutlar büyüyorken milis kahpelikler türüyor arsızca kırpışan lambalarının inatçı titrekliğinde karanlıklar palazlandırılıyor güneş pazarlanıyor soysuzca şehrinin gögesini omuzlayıp sırtlanıp mavilikleri yanılgılarımı deviriyorum umutsuzluk setimde teslimiyetten yana ne varsa ipe çekiyorum etimde her neyse niyet neye dairse tabiyet deşiliyorum olur olmaz zamanlarda sensizliği kazıyorum parmak uçlarıma boğmacaya tutulan duvarlarımda bir inilti vuruyor ayazlardan kalma gel de zonklama damağımda gel de vurma kazınıyor künyeme direnç ve tutunuyorum toprağa inatla sökebiliyorsan sök kanatta gök böğürtlende kök teamülleri çatlatırcasına tahammülleri patlatırcasına döşüyorum deli mayınları döşüyorum anlımın çatına böğrümün deli mayın vurgununu patlatıyorum işte bakma bana |