HAYATIMIN ÖZETİ
Hayatımı çok kısa arz etmek istiyorum,
Biraz daha yakından tanışalım diyorum. Ayağım yalınayak üstümde bir tek fistan, O döneme gidersem roman olur bu destan. Çocukluk yıllarımı yeniden deşmeyeyim, O acılara dönüp bir daha düşmeyeyim. Okumayı, yazmayı annem öğretti bana, Sabrı ve kanaatı yine borçluyum ona. Türkçeyi, Arapçayı çok iyi biliyordu, Kitaplarında huzur okuyup buluyordu. Babamı öğretmeye yalvararak eğildi, Babam ikna olmadı, okuryazar değildi. Onun çektiklerini hiçbir kul çekemezdi, Annem gibi çekip de öyle de çökemezdi. Babam bahçe işini önüme şart koyardı, Okula gidenleri yoldan çıkmış sayardı. Duyanlar yadırgadı, babamı ikna etti, Okul serüvenim de birkaç yıl sonra bitti. Yaşım doğru yazılsa ilkokulu aşmıştım, Gazete okuyordum, ikiden başlamıştım. Dört yılda ilkokulu bitirdim telaştayım, Ortaokul kaydımı yapıp kurtardı dayım. İlçede lise yoktu, günlük işlere döndüm, Para kazanmak zordu, umutlarımla söndüm. Askerde çavuş idim, çok ödüller almıştım, Askerlik bittiğinde sanki yetim kalmıştım. Yetmiş beşte Tekel’in sınavını kazandım, Düşük puan alanlar gitti ben boşa yandım. Yetmiş yedi yılında hedefimi bulmuştum, Beş bin polis adayı birincisi olmuştum. Hiç evlenmem diyordum fukaralık yüzünden, Polisliği kazandım, hemen döndüm sözümden. Birbirini görmeden evlenmiştik eşimle, Alıp geldiklerinde yanılmıştım düşümle; Çünkü bayağı fark var, benden on yaş küçüktü, Utangaç köylü kızı, adeta bir çocuktu. Sene yetmiş yediydi, tarih on dört mart günü, O en mutlu günümdü, unutamam o dünü. El öpmeye gidende kayınpederimize, O rahmetli, yemekli bir düğün yaptı bize. Ben kursa gidecektim, ziyaretine gittik, Polislik olmaz dedi, orda moralen bittik. İki yıl ölümüne bir mücadele verdim, Yetmiş beşteki hakkı aldım Tekel’e girdim. Dört yılda tam dört çocuk, iki kız, iki oğlan, Eşya diye bir şey yok, dağlan yüreğim dağlan. Sonra eşim başladı evde dantel örmeye, Öyle rahatladık ki, o da ek bir sermaye. Zaman zaman taksitle eşya alıp getirdim, Açık öğretim ile liseyi de bitirdim. Çocukların hepsinin saçını ben keserdim, Okul kıyafetini kızların ben dikerdim. Çocukların dördü de yüksek okul bitirdi, Hepsi de hazırlanıp sınavla işe girdi. Doksan dokuz yılında annem rahmetli oldu, Evin, bahçenin rengi o hazan ile soldu. İki bin iki yılı, emekliye ayrıldım, Memleketim Trabzon, Samsun’da gelip kaldım. Babam da hastalandı, iki bin sekiz başı, Samsun’a alıp baktık, ilerlemişti yaşı. Ölürsem memlekete götürün beni derdi, Altı yıl yaşamıştı, o da rahmete erdi. Gelinlerim, kızlarım, damadım, çocuklarım, Hepsini aynı şefkat, sevgiyle kucaklarım. Birbirimize sıkı, bağlı bir aileyiz, Dünürlerimizle de aynı o şekildeyiz. Şu anda Ordu’dayız, anneanne ve dede, Torunlarımız için sevdalıyız nöbete. Onlar evin neşesi, dağıtırlar her yanı, Allah her isteyene versin bu mutlu anı. Çocuklarla gelinler hepsi çalışan memur, Nerden nereye geldi çilekeşli bir hamur. Tekelden emekliyim, maddesini kullanmam, Zararlı bir nesnenin adını dahi anmam. Kahve hayatım yoktur, her gün evdeyim böyle, Allah’ıma çok şükür, çocuklarım da öyle. İbadetime sadık, aksatmadan yaparım, Tavla da var okey de, eğlenceye kibarım. Ailece dostlarla pikniği çok severim, Dostların hizmetinde üşenmez bir yaverim. Resim, şiir, ustalık, gördüğümü yaparım, Ama hayat çok yordu, tembelliğe saparım. Kaygı, keder tanımaz güçlü inanç pınarım, Herkese sevgi, saygı ve selamlar sunarım. 20.05.2014 |
Gönlünüze sağlık.
Kutlarım...
.................................. Saygı ve Selamlar...