Sofi'ye Mektup
Gül ağaçları Sofi gül ağaçları
Yapraklarına takıştırdığın anılar Yolun öteki tarafında durduracağım arabayı Çeşmeye yakın Gül ağaçları işte Sofi Onlar kökleştiler gitgide Elini tutsam uzanıp Bir gece odana süzülsem Oturup dizlerinin dibine Tutsam ellerini Yüzün kızarsa biraz Fısıldasam aşk sürülmüş sözcüklerimi sana Araba bekliyor Sofi Atların dizginleri coşkulu Kamçı taşımıyorum o günden beri Hani vurma şu atlara dediğin Sofi dudaklarım yanıyor İçim de yanıyor aslında Çorak topraklar gibi yarılıp çatlıyor erkekliğim Özlüyorum seni çok Bak güneş parlıyor tepenin ardından Su birikintileri rüyalarımıza benziyor Açık bırakılmış pencerelerimize bir de Masallar çocukça Ve hepsi yalan biliyorum Kehribar rengine muhtacım sabrının Dokunuşlarına da muhtacım Salıncakta sallanan çıplak ayaklı o kızın Dedemin bahçeli evi yıkıldı Taşlar yağdı kasabanın üzerine Korktu herkes Mağaralara saklandılar Bense seni düşündüm Oracıkta ölebilirdim Ama ben seni düşündüm Şehir ışıkları yandı haylazca Kopuk sayfaları avuçlarımdaydı defterinin Özlemiştim yine duru tenini Ağlıyorum Sofi ağlıyorum Utanıyorum çıplaklığımdan Yerime sevdiğin adamı anımsıyorum Kirli paltolu iri gövdeli o adamı Tutkusundan başka ne verebilir ki sana? Uğur böcekleri konuyor rüzgara Asma ağaçlarına tırmanıyor çakıl taşları Sensizliğe seçilmişim galiba Sayısız yıldız arasından gözlerin kayıyor gözlerime doğru Bir uçurtma bayramı gelsen diyorum Ölümsüz kelebeklerin varlığına inansak birlikte Bıraksan kirli paltolu adamın kara ellerini Omuzlarına dökülse saçların tel tel Boşuna biliyorum boşuna bu bekleyişim Dönüşsüzdü çıktığın yol Katıksızdı yokluğun Anladığım anlatabildiğimden ne kadar da az Tazecik ruhunla gençleşiyorum senin Bu gezegenin bir yerlerinde olduğunu bildikçe Huzur buluyorum... |