kendimi ihbar ettim aynalara götürün,azrailin kahkahası ruhumu sarmadanadın saçlarımın ağıyken bu ömür hep beyaz düşkünü.. ah mio! takılı kalmış bulutlar gözbebeklerime bir fincan kahvem iki yudum hikayeyi tüter telvesi kış bahçesi kağıt uslanmaz kalem uslanmaz kim dert anlar ki senden başka biz,kirpiklerimizde sonbahar büyütürken hazin ve sesli ninnilerle acı dedikleri sol yanımızda yeşeren yaprakların sesidir kim dokunabilir ki söz yanıklarımıza yağmur olup bak,küçük günler masamızda öylesi yalnız öyle ölü duysun ellerin mio, dudaklarımı sağır eden bu yoksullukla bin yaşında bir kelebek kadar yorgun ve zayıfım çünkü,ses yok artık bu masalda hadi uyuyun tüm kahramanlar sesimin ahını almadan önce son uykunuzu. küçük sesler, içinde sağnak yağmurlar saklarmış hadi! tabağımızdaki hayatla avutalım biz de eteklerimizdeki heyelanı ve aldırma bana şekerlerim bitti oyuna da almıyorlar artık büyürken kendi duvarlarımda kapat gözlerini fikrime çalınan hükümlere kör ol aynalarda çirkinim bugün. ah mio! ölü doğsun her kuş gökyüzüne ki şu sağır ve dilsiz zamana evlatlık verildiğim günden beri sancısız tek gülüşüm olmadı.. y.k |