Gök delinmiş, su kaynıyor her yerde. Asumanın kırbacı vurdukça toprağa, Köpükler fışkırıyor yollara. Hain bu kara sevda! Bana değil, kentime veriyor ceza.
Sığındığım saçak altı, Eskinin izbe meyhanelerini hatırlatmakta. Hani, o duman altı, Duvarları mutsuzlukla delik deşik, Tavanında birikmiş efkâr bulutlarının Damla damla keskin nem kokusuyla yıkadığı, Beyaz bardakların tokuşup, Zoraki umut dağıttığı dert hanelerini...
Hasret sarhoşu yüreğim, "Yürü" dedi, "At adımını, aldırma sele!". Götürecekti özlem taşkınları beni Karlı, soğuk bir kente...
Sel bir hiçtir vuslata açılan yolda. Bulutlar ağlıyor; alevin sağdığı kızıllıklarda.
Asası aşk, urbası sevda, Ayaklar yalın, perme perişan; Düştüm yola, olup bir seyyah, Bıraktım kendimi ebemkuşağı taşkınlarına.
Amansız kulaçlarla vururken seraba, Vardım, kış ülkesinin yamacına. Hasret bitiyordu, duygularım çok hoştu. Lakin yaklaştıkça gördüm ki; karlı kent boştu. Özlem evi karanlık, diğerleri loştu.
Bedenim titredi o an, yüreğim coştu. Ruhum, yitik bir hayalin mengenesinde boğuşurken Son bir gayretle meçhule koştu.
Gidemedi, dizlerinde hiç derman yoktu; Burnuna buram buram sevda koktu. Yığıldı oracıkta, gözlerini dikti soğuk kente; Son sözlerini söylüyordu belki de...
Ey kış ülkesinin eşiğinden direnen ses! Bozma, önümde uzanıp giden mavi efsunu! İçimdeki kinimle, kıyasıya savaşa itme beni. Ayaklar titrek, kayalar nemli...
Sustu... Beden koşarken ruha, Ruh koşuyordu vuslata...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hain bu kara sevda! Bana değil, kentime veriyor ceza.
GÜNAYDIN DEĞERLİ GÖNÜL DOSTU İNSAN ; HARİKA...BENCE DE MUHTEŞEM İMGELERLE ÖRÜLMÜŞTÜ..BİR DÖNEMİN KUŞASĞINA,YİTİK YAŞANMIŞLIĞINA SESLENEN DİZELERDİ SANKİ..ÇOK GÜZEL VE ANLAMLI BİR DUYGU PAYLAŞIMI.. YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN ..KUTLUYORUM EMEĞİNİZİ.. SELAM VE SAYGIMLA.
Gidemedi, dizlerinde hiç derman yoktu; Burnuna buram buram sevda koktu. Yığıldı oracıkta, gözlerini dikti soğuk kente; Son sözlerini söylüyordu belki de...
:( KALMAK... SUSKUNCA BAZEN yığılmak bir kapı arkasına VE AVUÇLAMAK GÖZLERİNDEN SÜZÜLENİ... :( VE VUSLAT, hiç gelmez,hiç uğramaz bizim kentin soğuk köşelerine sen hep beklersin, aklını donduran sorular bucagında ve SUSARSIN! sukutu altın bilip...
KIYMETLİ USTAM; ne güzeldi şiir etkin yorumunun ziyafetiyle... saygım ve bitimsiz tebriğimle
Şiirde anlatılanı elbette şair bilir.Ancak şiirin şu kısmında
Sığındığım saçak altı, Eskinin izbe meyhanelerini hatırlatmakta. Hani, o duman altı, Duvarları mutsuzlukla delik deşik, Tavanında birikmiş efkâr bulutlarının Damla damla keskin nem kokusuyla yıkadığı, Beyaz bardakların tokuşup, Zoraki umut dağıttığı dert hanelerini...
takıldım kaldım.Şiirinizi kaç kez okudum ,bilmiyorum.Ayrı bir gizemi var bu bölümün.Belki de şair böyle kalmasını diledi.O zaman bize de fazla irdelememek düşer.
Nilüfer Hanım'ın şiirindeki sesi kendine ait bir şiirde dinlemek güzeldi.Bolca tebriğimle şair.sesinize kuvvet...
Şimdi anladım konuyu şairem... Şiirdeki şairin kendine özgü gizini zaten sadece şair bilir.. O konuda ben dahil hiç kimse keşfedilmek istemez.. Siz de istemezsiniz elbette... O giz şairde kilitli bir kutudur.. Benim kastettiğim; her okuyan da kendinden birşeyler bulsun istiyorum...
Keşfetmekten kastım siz değildiniz.Her şiirin bir gizi olduğunu düşünürüm.Bunu herkes göremez.Görmek istemez.Bazı şairler de görünsün,bilinsin istemez.Keşfetmekten kasdettiğim şey,siz bu giz çözülsün ister misiniz? idi.
Çünkü şiirlerin sadece yazana ve yazdırana değil, topluluktaki fertlerin de kendilerinden birşeyler bulabileceklerine inanırım şiirlerde. Sadece bir hedefe hitap etse bile şair, okuyan bulur kendinde birşeyler...
bence de görüş farkı... Çünkü edebi hayatımda hiç keşfedilmek gibi beklentim olmadı inanın...
Bana yaptığınız iki yorumda da nirengi noktalarını tespit etmiştiniz. Ki ben şiir yazmaktan fazla şiirlerimin anlaşılmasını seven bir insanım... Sadece şiir değil... Yazılarım için de aynı şeyi söylüyorum. Çünkü çok şiir yazacağıma ya da çok yazı yazacağıma; az yazayım ama iyi irdelensin, gerekli vurgular alınsın istiyorum
Güzel düşüncelerin ve övgülerin için çok teşekkür ediyorum. Bilirsin; böcek ya da gün için yazmam. Zaten uzun zamandan beri de yazmıyor ve pek bakmıyordum. Bazen içimden gelirse yazıyorum işte. Gerçi böceğe layık görülmedi.
Saygılarımla...