KIZ ÇOCUĞU ve AĞAÇLAR
Akasya ağaçlarının beyaz çiçeklerini döktüğü
Bir yoldan geçerdi kız çocuğu Tanımadığı insanların Acıya aşina yüzlerinden geçerdi. Hava soğuktu... Bir ayaza savururdu düşlerini. Yağmurun izlerini silerdi , Çarpık düşüncelerin Bilinmezliğiyle... Tenha sokaklara inşa ederdi kız çocuğu Kalabalıklığını yüreğinin. Başka başka sokaklarda Sardunyalar yetiştirilirken, Pencere önü muhabbetlerine yoldaş, Kırmızı pabuçlarına eşlik ederdi Beyaz dantelalı çorapları. Annesinin elindeydi eli, Hacı mislerine bulanmış Mahçup kadınlar geçerdi yanlarından... Telaşlı, özensiz adamlar Ter kokularını bıraka bıraka Geçerlerdi yorgun, ezik kaldırımlardan Çınar ağaçlarının cüsseli gövdelerine Sığınırdı itanayla saçlarına tutturulan kurdelaları. Çam ağaçlarının gölgesinde İlerlerdi adını ayrılık koyduğu vagonlar. O vagonlara uzaktan bakardı gözleri. Doğduğu şehirden uzaktı tüm şehirler... Bilmediği şehirlerde vuslatın sancıları çekilirken Bir uğur böceğinin raksıyla şenlenirdi Minicik gerçekliği yüreğinin... Kozalaklara gizlerdi Biriktirdiği çakıl taşlarını bir bir Sayardı her gün kuş tüneği dallarını ağaçların... Misafir olduğu evlerde oturduğu Dikenlerin üzerinde Susmayı öğrenirdi. Bitiştirilmiş dizleri özlerdi Bir ağacın dalları arasına gizlenen Çocukluğunu dünlerinin... Ütülü beyaz mendiller üzerinde İşlenen iki harf arasında Saklardı bayram şekerlerini. Zincirler uzanırdı düşler üzerine. Yere düşen kırık dalında bir erik ağacının Tadamadığı meyvenin Suratına inen Bir tokat olur kalırdı adı. Akasya ağaçlarının beyaz çiçeklerini Döktüğü yoldan bir kez daha Geçerdi kız çocuğu. Çoğalan çakıl taşlarıyla Çoğalırken günleri İçinden bir şarkı tutturur Yakasındaki süt lekesini Silerdi tersiyle elinin... Ve minnacık elleri bir meleğin Isıtırken tenini Ağaçlar orman olur; Yeşerirdi bir bahçe, Kuytusunda evlerin... |
zamansız celseler üreten sevi girdabında akmış..
yürekten tebrik ediyorum