yenilmiş ruhların ortasındaki sevgilikadınım değerlerin anlamsızlaştığı duygu bağımsızlığından kör cehalete akıntıların olduğu çağdayız insanların var oluşlarını bile sorgulamadığı suskun yanlarıyla aşkı suçladıkları zamandayız çocukların yaşamla ölüm arası oyuncaklarını büyümüş savaşların kıyametinde bile bulamıyoruz kan ve yalnızlık olgusu deşiyor gerçekçi aklı ve anlaşılır yanlarımız ölüyor kimsenin barışmadığı vakitte kadınım saçlarının militanlığından şafak dilesem sonkez büyümesi için aşkın biliyorum ki kökünden koparıp saçarsın toprağa gözlerinin mahşerinde paha biçilmez çiçekler büyür ve kokusu en dirençli sabahlarda vurur baharın yeşiline anladığını biliyorum tutuklanmış yarınların insanları nasıl susturduğunu biliyorsun düşünki kuşların öldürüldüğü balıkların katliam mağduru olduğu ve kedilerin asıldığı düşüncelerin nesli bizimkisi ne kadar bastırsak olmadığına dair ruhumuza olanları olduklarını bildiğimiz bir gerçekle büyüyoruz kadınım şafak açan sesinden bir türkü söyle o türküyü söyle ara vermek için vicdanımızın küçülmesine bir şarkı bir şiir oku kadınım özünden aktığında Dersim dağlarının geceleri Amed düşleri saklansın İstanbul yarası sessizlikte anladığım kadar değil hesaplayamadığım kadar büyü içimde büyü ki kurtulsun çocukların pamuk şeker düşleri artık sevginin asaletini kurtarma vaktidir aşağı yukarı yüzyıldır düş kuramıyor gibiyim yada kurduğum düşlerin vurgunu hayat kadınım dur ve sadece bak farksız bir dünyayla farkını bilmediğim bir yerin kuytusunda sakla beni insanların hürriyetine düşkünlüğünü yazmak istiyorum duvarlara ve geçip giden zamana ayak uydurmak istemiyorum ihtilal olmak istiyorum içimde suskun duran aşka aşkın sende yaşlanmasını istiyorum kuşlar vurulmasın balıklar ölmesin kediler asılmasın bu riyakar insanlıkta insanlar kendilerini seyretsin aynanın masumluğunda artık rüzgar yedir bana kadınım sonunda sonsuzluğuda öldürür bu insanlık bağışlayalım kendimizi ve yarın adında bir düş kuralım ruhumuzun sevda ülkesinde ... kadınım senin gözlerinde açıyor dört mevsim senin ellerin hürriyetimi bağışladı insani zaaflarıma çok ağır katliam altında tüm topraklar biliyorum yinede korkularımı yendim ve seni seviyorum tüm insanlığın unutulmuş vicdanında...! |
Bunca güzellikler varken hala didişmek anlamsız...
Geçmişten ders almayı denesek çok daha çağdaş ve mutlu yaşamlar olacaktır...
İnsanların HİÇ ÖLMEYECEKMİŞ gibi hırsları ve doyumsuzlukları maalesef hayatın akışını dibe çekiyor...
AŞK her yerde vardı, her halde de olmaya devam edecek tabiikii...
Kaleminize sağlık.