İnsanlığa YakarışSana bir “sır” vereyim ama saklı tut çocuk Sonra defterine yaz ama tez unut çocuk Ben bir mezar taşıyım belki sevimsiz soğuk Üstüme yazan harfler kalbime açar oluk Yanı başımda toprak içinde ise ölü Sakın ha korkma çocuk asla acıtmaz gönlü Geceleri fısıldar bana ansızın bir ses "Bu ölüm yuvasında sensin zamana nefes" Sana bir “kor” vereyim gönlüne düşür çocuk Eğer o kor yanmazsa yüreğin üşür çocuk Çünkü kalbi yanmayan hayatı anlayamaz Bilir misin kul denen ipte yürüyen cambaz Düşmekten korksa bile asla geriye bakmaz İnsanoğlu yorganı bir pire için yakmaz Bir pire için nasıl yorgan yakılsın deme Tek bir cani yüzünden masumlar uğrar zulme Sana bir “yar” vereyim atlama tutun çocuk Düşme hiç boyun eğme hayat tek sütun çocuk Kayalığa baktıkça düşün parçalanmış can Her yanda el kol bacak çatlaktan sızıyor kan İşte şimdi yürekler her bedende kan ağlar İnsanlığı yitiren evren karalar bağlar Karayı aklaştıran tek yol sevgiden geçer Bunu bilmez gafiller günah ekip şer biçer Sana bir “Sur” vereyim üfleme bekle çocuk Saatin kadranına umudu ekle çocuk “İnsanlık kıyameti” düşürür canı cana Savaş, kıyım ve nefret savrulur dört bir yana Bu öyle kıyamet ki ölmeden ölür insan Sen ölmüşüz der isen durur ahir-i zaman Üfleme çocuk bekle belki kazanır barış Duyulur belki bir gün “insanlığa yakarış”
|
Savaş, kıyım ve nefret savrulur dört bir yana
Bu öyle kıyamet ki ölmeden ölür insan). Çok doğru sözler, savaşlar önce gönüllerde başlıyor...
Attila Özgürtürk tarafından 4/12/2014 2:19:33 PM zamanında düzenlenmiştir.