adın ırmak ferahlığıkitaplarımı üst üste koyup adanmışlık hikayelerimin çatısına merdiven yapıyorum kalbimi hiçe sayan bir ağrı ustası balyoz balyoz parçalıyor içimdeki inadı çatılardan bakıyorum savrulan sayfalara herkes payına düşeni alıyorda önsözünden yaralı bir ömür kalıyor bana onca koşullu ağrı penceresi sistemin zindanlarından gözlerime açılırken ölü sayıcıların karnından yükselen kahkahaya aldırmadan bilinç altımı inatla CaN’lı tutuyorum gündem , afilli orospuların tükürdüğü sakız gibi yapışıyor ayağıma bırakın koşmayı adım bile atmak istemiyorum sonra sen çıkıyorsun karşıma deliliğin sınırı yokya aklımı seninle kaçırıyorum bulutlar altında kalmış yüzüne maviyle yoğrulmuş şiirler üflüyorum istiareye yatan insanların görebileceği bir köprünün iki ucunda duran insanlar görüyorum üzerlerine düşen renklerin arasında kalıyorsun sol omzunun altındaki maviden tanıyorum herkes en az bire kere rüya görmüştür bense hergün sana uyanıyorum topladığı maviyle ses veriyor gülen yüzün bu kez gitmek yok diyorum herkes kendi acısını içinde kilitliyor yüzünün hüzünlü manzarası karşısında günümü gözlerinin rengine batırıp parmaklarıma bulaşan kimsesizlikle bütün suskun renkleri birbirine karıştırıp kavgam adını verdiğim çığlığımı fırça gibi atıyorum hayatın tuvaline çığlığıma mavi bir kuş konmuş gibi keşvettiğim bütün kayalıklardan yankı yankı duyuyorum adını adın ırmak ferahlığı önsözünü gözlerine yazdığım son kitabın gözünden kalbine akması gibi oku ve denizine k’at beni Arzen ATA |
sonra sen çıkıyorsun karşıma
deliliğin sınırı yokya
aklımı seninle kaçırıyorum
bulutlar altında kalmış yüzüne
maviyle yoğrulmuş şiirler üflüyorum
çok güzeldi ki...
dostluğumla...