kar/arsızSıkıldım bu sahtelikten güneşin yüzüne gülümseme çizmekten sıkıldım kendimi dinlemekten şehvetle örtünen zemheri dere yatağında aşkla teyemmüm ederken ve ıslakken dudakları ayrılığın son öpüşme tarihi geçmiş olan lirizm Su taşıyor yüklemi kayıp cümlelerime ve ben ‘’şiirim geldi çekilin yoldan’’ diye bağırıp d’evirip öpüyorum yalnızlığı gözlerinden Sıkıldım bu gel gitlerden doğanın insafından istikrar beklemekten sıkıldım bu hüzün dolu şehirden iradesi gaspolmuş ezik komedilerden ve bu ilahi tragedya vaz geçmiyor paçamı çekiştirmekten En karanlık günde düşünmeyi terketsem uçuk kaçık bir hikayenin içine gömülsem sonra dertleşsem tanrıyla bir sonraki uçuşumu bereber planlasak (Tanrı benim içimde s’akladığım umudumdu ) yerçekimini hiçe sayan düşlerim yağmur gibi gerçeklik yağdırırken kente düşebilsem aydınlık yüreğine bekleyişlerin ve beklentilerin önündeki duvarlara toslayan sırtımdaki yüke aldırmadan koşan içimdeki bu çocuğu ve onun pasaklı cümlelerini hangi şiir anlatabilir ki sıkıldım suya yazı yazmaktan ben anlamamışken kendimi başkalarını da suçlayamam ki aslında çok şey beklemedim hayattan bir çay içimi kıvamında bir göz derinliğinde bir gamze çukurunda inzivaya ç’ekilseydim yeterdi lakin hiç bir yere sığmıyorum dolmuyor küçük bir gülümseme ile dolacak olan kalbim sadece sıkıldım saman alevi gibi yanıp mum gibi erimekten hadi üfle ve söndür devam edeyim kar/arsız kaldığım yerden Arzen A T A |