Düş Vurgunu
Yüreğin Musa sanki yaracaksın bağrımı; tüm yükümü alacaksın..
Gözlerin Kızıldeniz,ayaklarım suya değse Firavun kesileceğim.. Hem annem öğretti bana: ’Mercanlar inci gibi gözyaşı döktüğü icin vardır deniz’. Yağmur siniyor sokaklara.. Bütün aşıkların harf kazıdığı bankta; kırılan tırnaklarımı haketmiştin çoktan. Ayakkabilarimin burnunu sizlatan bir toprak kokusu aliyor gönlümü. Ugruna papatya dallarini düşünmeden kirdigim,uçurtmalari tutsak ettigim,iki yakayi bir araya getiren kalabaliktan; bana mihenk tutturan kadin.. Birgun cikip gelsen ben bir daha yalan söylemem ustaya..Oyunlardan çikarim, dogrulari söylerim sana sarhoşken...Yıllanan yüzümün degismesine niyet etmiş olurum hem.. Martilara simit ismarlayan adam kadar kararliyim..İskeleye demirlenmis ve dağılan zerrelerimin hangi kutbusun sen? Itme beni sana müptelayım.. Madem boyle özgursün.. Aldigini vermezsin madem geri.. Kolun her yere uzanir madem. Neden bu kara’lar bağlayısin? Gözlerin kılıçtan geçmeden,kalp kınına oturmaz. Makama cikmak icin makamdan olmadigin tek yer burasi. Ölmek icin kıvranıp duran kefenin bir ayıbı yoktur;senden başka: Eger hayvanlardan beriysen..Ve hayalini bekleyen toprak kavusur, Basucuna dogan guneş, Kiyamete ramak kala ayaklarina yol olur Çicegi burnunda olduysan dilruba.. Ve sen ’bilmedigim kadar guzelmis’ dersin.. Makam yokluk makamı,koltuk sevdasi degil.. Bir urbaya girmiş iki ayri gönülleriz biz.. Sen Israfilin surundaki Zefir! Şükrüne sabrim gerek. Sen yıldızlara selam durduran güzel! Evvelinde Cibrile bir adımın kiymetini sorduran leyl ü nehar... ’Bir katre kan düşerse yere alemi yok edecegim’ derken Allah, Cibril’in telaşını kanadina sor! Ve sen bana Muhammed’den yadigar! Yazmayayim bir daha seni, anlatmamali, Sussun ibrik sesleri,saçlarindaki kar erisin, Tum dogrular yanlişlari götürsun birgun.. Vedalarda yüzüm hep ayrılık kokar benim.. HATICE EKİN |
tam bir şiir ziyafeti olmuş sayfa...
hem sana hem de Ahmet beye teşekkürler bu ziyafet için...
sevgimle...