güvercin notlarıbilmediğim kelimeler bağışla bana uçarı benzetmeler olabilir içeriğinde ... yazdıklarım ölüyor bazen en sesli harflerin kazara silindiği cümleler basıyor silgi artığı sayfayı üzerime yağan mısralara açılırken kalemin kurşuni usu hiç tereddüt etmeden karalıyorum hayatın peşin ödemelerini aslında buruşturup attığım sus yalnızlığıdır seslerin yitirildiği yerde başlar gibi tonu ezgi anlatımlar aslında bütün harflere üşürüm sımsıkı sarılırken hecelerin sıcağına izmariti dudak arası sorularımda unuturum çözülemeyen bir denklem olur hüzün ucu ıslak hayaller altında keşfederken şiirin toprağını tek başına çıktığım yolculuğu içerim ve sol yanımda saçları dalgalar vuran kadın kadınım olursun çocukları büyüttüğüm zaman şiirlerin garlarına gelir simyacı trenlerin dumanlı seyyahı çocuklar gördüğüm buğulu coğrafyada tarihin kapısında duran acıları selamlarım az öncesinde rayların nemli kirlenmesi göz kapaklarımın öpüştüğü anda bulur kendini yazdığım uçurumlar kör bir masaldır işte kırık atlara binmiş çocukların umutlarında anlatılır yansımalar yaparım aşk üzerinden yıldız kaymalarına göğün iki bacak arasında bir salıncağın bulutunda oturur içtenliğin ve her sallandığında mavilerin gözlerinde ayakların girer yeşil ormandan ıslak sulara kördüğüm altında aklımın suallerinden geçer yazdıklarım sen salındıkça düşlerin daha ölmemiş yerinde birer birer umutlar ekerim her paragraf gülüşüne ne çok acılar gömüyorum harflere tütün sağılmasında korkunç rutubet siyahlığı açarak sayfaların üzerine bağışlanması güç yalnızlıklar kuruyorum ne çok acılar resmediyorum yüreğime özlemin dilinde uçan bir uçurtmanın ipini tutuyorum başlamadan biten hayallerde işporta malıyım uygunsuz satışında cümlelerin cümleler asıyorum kimselerin bilmediği çıplak seslere savaşlar bürünen yol çalışması gürültüleri rahatsız ediyor yazdıklarımın ruhunu bombalar düşerken istismar hayatlara kırılıyor sol elimin avucundaki tahta avuntusuz bırakıyorum yeni doğmuş heceleri öylesine çaresiz kalıyorum ki uzanarak barışın memesine açlığına basamıyorum kara kıtanın bir daha körpe umutlarını veremiyorum uğurun ceylanın yüreğine hey aklımın tek kurşunluk sevgilisi uğruna ölümler beslediğim vicdanım sayfalara renkli kuşlar çizemiyor ağrıma giden çağların patlamaları roboski dağılması yaralı bir sancı oluyor nedir bu karmaşa azizliği sırtına cümleler binen bu yakarış şiirleri duygu kanaması düşmeleri nasıl bir sonsuzluğun içinde bunca rehin ömür anlatmak istediğim her anlatım bozukluğunda biraz daha büyüyorum biraz daha susuyorum ardı vefasız dolu aşkların aşksız bakmasında donuyorum mülteci sığınma talep ettiğim sözcükler kendi içinde bölünmüş parçalanmış kifayetsizce artık duymuyorum sesin nefesini duyumsamak için yaşamın sırrını aklımın uykularına uykusuzluk biriktirmiyorum olduğu gibi oluyorum işte yazdığım dizelerin çırak duruşunda küllerin uçuşmasını izliyorum her özlediğimde yeniden doğduğum kadın noktaların sonrasında virgüllerin ardından hiç kaybedilmemiş ve unutulmamış kartpostal mısralar yazıyorum ... hiç tanımadığı insanların hürriyetine ruh vermektir yazmak sevdiğine özlem öldürmektir çocukları sevmektir uçurum dizelerde ve hayata umut aşk düş büyütmektir yazmak...! |
hiç tanımadığı insanların
hürriyetine ruh vermektir yazmak
sevdiğine özlem öldürmektir
çocukları sevmektir uçurum dizelerde
ve hayata
umut
aşk
düş büyütmektir yazmak...!
Ne denilebilir ki kalem en güzelini yazmış bize de bu güzelliği okumak düşer, harikaydı dost kalem, sonsuz tebriğim ve saygımla...