KALBİNDEN SEKEN KURŞUN:
Ayten için...
’Şimdi, soğuk bir Erzurum gecesinde gürül gürül yanan bir soba gibisin içimde.’ /Saçlarından kavrayarak sürükledi zaman, seni kirli takvimlere... Ayrılığın ensesinde mermi bakışların, ellerinde bir bardak çayın sıcaklığı kaldı!../ I Sen, hayatımın en berrak yanı aynı denizlere aktığım nehir... sen mülteci sevgilim zamana direnemeyen özlemim işlenmiş bir günah kadar geç kalmışlığım - Ve sen, ’dualarımın Bismillah’ısın.. -’ Ben, senin hıçkırıkların, ıssız tenhalığın kalbinden seken bir kurşun belkide; her fıtınana kırık bir dal.. yüreğine sıkıca iliklediğin prefabrik şiirlerin ve tipiye tutulan yorgun gülüşlerin... II ’Acının camlarında buğulanan hayatlardık’... silindik silindik de- Meryem’in kutsal rahminde yeniden dirildik Anlatacak ne kalmıştı ki oysa- kendimizce bir yaşamaktık; o yaranın içinde birlikte kanayacaktık bıraksalar bıraksalar bir yol gibi uzaklığa uzayacaktık... III Bugün doğum günün... sana bir kitap alıp, kısa bir şiir sokuşturamıyorum arasına! Bugün doğum günün... evimde sana büyüyen dağınık kederlerim odamın duvarında asılı kalmış sızlayan resmin resmine damlayan gözyaşlarım yastığımın altında unuttuğun, yaralarını gömdüğün kitapların... Ve kalbimde asılı kalmış birkaç şiirin... Bugün senin doğum günün; bitmenin, tükenmenin, yenilmenin çarmıhında! bak, şuramda açık bir yarasın hala... Bak, işte şuramda! IV Ve sonra şarkı söyledim göğünü yitiren kuşlara üstelik sen de yoktun! bir talan düşmeseydi payıma keşke; böyle bir başıma kala kalmasaydım. Keşke bölüşebilseydim en çok sana ulanmış şiirlerimi ömrümüze yapışan ayrılığın tutsaklığında.. halbuki savrulsakta hep kendi içimize savrulurduk, yaprakları sararan, savrulan eylüllerde hüzne inat, ayrılığa inat, yollara inat... İşte böyle sırılsıklamken ay ışığını utandıran yüzünde.. V /Ağlıyor musun? hayır, ağlayan birini taklit ediyorum../ * Sensizliğin intihar boğuntularında yokluğuna bıçak çekip, hayatın acımasız bedellerinde bağrıma bu şiiri basarak şiirlerin sahte gerçekliğinde avutarak kendimi sancılanan anıların artakalan kısmına sarılıyorum. Bir sevdaya hazırlıklı olamıyor insan hep yanlış hesaplarda.. şimdi gelip toplasan, çıkarsan kaç ederim aşkın bilançosunda! ama bu hesaplar bize göre değil sevgili... çünkü hayatın kör kuytusunda, yalnızlığımın buruşukluğunu ütülemeyi ve sözcüklerle sevişmeyi senden öğrendim yaralanmayı da! * Sen de bir ırmaktın hep senin olmayan denizlere aktın... Ey sevgili; ben her saklanbaç oyununda iyi saklanamadım; bu senin suçun değil... ’seni şimdi görsem- kendimi bir yerlerden hatırlar, ama asla çıkaramam!..’ (Birdal ERDOĞMUŞ/2009) |
ben her saklanbaç oyununda iyi saklanamadım;
bu senin suçun değil...
’seni şimdi görsem-
kendimi bir yerlerden hatırlar, ama asla çıkaramam!..’
çok güzel ve içten yüreğinize ve kalemizine sağlık