BERİVAN:
/Ey hayat!
borcumuz ne kadar?../ I Adı Berivan’dı: Süslenirdi şafağın bir vaktinde, yalnızlığını bezetirdi... makyaj yapmayı pek bilmezdi; ama aynalara gömerdi kendini.. Adı Berivan’dı, nazlı bir fidandı en çok kendine acırdı ve acıkırdı o gittimi her şey eksik kalırdı yanıtını arayan bir soruydu o, bulamasa da! / ’Emniyeti açık, namlusu temiz’ her an patlayacak bir silahtı o... / Sancılı bir gece gibi şairaneydi, oturup kendine mektuplar yazardı; ’yazdığı mektupların postacısıydı’... geceleyin çıkar sokaklarda kendini arardı bir türlü bulamazdı; ama arardı... upuzun yolculuklarda kendini bekler ama kendine asla dönmezdi.. parasız kalınca düşlerini bozdurur kendini anahtarsız bir yalnızlığa kilitlerdi.. Kimseye benzemezdi tenhalığı tren yolu gibi uzardı acıları sonu başından anlaşılan bir filmdi o.. hep kendi elinden tutup, çocukluğunu büyütürdü kendi dizinde; anasının soluk resmine bakar bakar ağlardı, gizlice ve sessizce... Ahh Berivan senin trajik ömrün yoksulluğa kelepçelenmiş yoksulluğun çaresi yok.. Yok! II Herkes gömülür yalnızlığına / hep bir acılanmanın yüzünde şehrin dağınıklığında acısını türkülere yükleyip, toparlanmaya çalışır parçalanmış hayatlar... ve kimse genişleyen cehenneminden arta kalmaz gökyüzünde bulutlar ağlamaz, kuşlar pike yapmaz artık çokluğa az kalacağız, umulmadık zamanlarda aşka geç, ayrılığa erken kalacağız. III Ahh Berivan; bir kaşık suda boğacakken bu aşkın simsiyah kederlerini koynumuzu ’yuva yapmış yılanlar!’ kötü kurulmuş bir cümle gibi yaşadık acemi şairlerde soğuk kanlı şiirlerde, tasarlanmış cinayetler gibi. IV Tarihin ufkunda masum bir yaraydık hayat acısını bizden çıkarttı, kabuk bağlayamadık.. gün batımında insanın uzun köleliğinde biz faili şiir cinayetleriz bir şafak vakti ipe çekilen! Şiir bir yere varır belki; ama şair bir yere varamaz Berivan.. V Kendimizi hayattan muaf tutarak kimliksiz yürüdük gizleyerek mağlubiyetimizi polis kontrolüne takıldık sonra; kimliksiz yürümek suçtur Berivan bilmiyor musun?.. dağılıyorum bak! beni sen bile toparlayamazsın! beni sen bile... VI Dönüşün beni beklemez, yolların, şarkıların, çağların yangınında kardeş bildiğimiz ömrümüze ilave acılarda memleketin Berivan memleketin, deli özlemin... VII Yıkımına suç ortağın ilan edilsem, bir kaçak gibi aransam seni sevmekle suçlu bulunup sana mahkum, sana hapsedilsem; gözlerin uçurum olsa ve hiç bitmese düşmelerim.. Hayat her an eksilmekte olan Berivan başdönmesi beklenmedik ayrılıklarda tüketiriz ömrümüzü hiçbir iz bırakmadan kayıp gitti bak sevdiklerimiz, kendi içimize düştüğümüz yıllarda... Aşk büyülü bir karanlığı temsil eder, yanılgıyı, saflık halini, çıplaklığı... aşk mağdur olmaktır; mağdur edilmek hep bir ışığa ilerlediğini sanarak... Gözyaşların çarpsın yüzüme, kelepçelensin dudakların dudaklarıma soluğun Berivan soluğun ellerimi hohlayarak ısıttığın... teninle cezalandır beni, teninle / tenin ki potansiyel cehennemim. VIII Günlerin doğurgan cehennemi ve çürümenin dramatik melodisinde herkes örter yalnızlığını hayatın can çekişen iniltisinde! iki yüzlü merhabalarda homoseksüellerin, ’maskelere hüküm giymiş yorgun çehreleri’ söz sarrafları şiir yangınında kelimelerin külünde savrulmaya durdular... ödenir elbet günahlarımızın kefareti, rezilliğe susamış günlerin ertesinde kırılganlığımızın ve tahrip edilmiş gençliğimizin bedeli ödenir elbet... / Ahh Berivan: açlıkların ahındasın, aşkın bozgununda üzgün sözcüklerin saklı yıllarında yitirmenin yasındasın, yaranın kabuğunda harflerin saçağında, şairin çığlığındasın! / Birdal Erdoğmuş / İstanbul / İKİBİNON / |