ANNEMLE SOHBET
Annem
Senden dokunmuş o beyaz örtülere yine sarınsam Sen olsam Biraz da ben Fark etmiyor inan Yaşama diyorum annem O sıcak rahminin En masum,en anne yanından dokunsam Annem Sanki ne var Doğurmasan Hiç doğmasam Adamlar ölüyor Bu günü Öteki günü Her günü ne kadar da ütopya Sadece Bir tanecik günü Anlı şanlı o güneş Vaat ettiğiyle doğuramadan Kadınlar ölüyor annem Kadınlığını kavrayamadan Ne sevilmişliği be annem Kendi dahi olamadan Ah o gözlerini vermeseydin bana Ve kör olaydım keşke doğuştan Yakmasaydı beni mezar taşlarını yutan O erkenci,yalandan bahar Yaşamak sadece türküde annem elvan elvan.. Çocuklar ölüyor annem Çocuklar Çocuk olamadan onlar Pamuk helva şekerleri El üstünde taşınıyor o minicik tabutlar Camdan misketler atılıyor topraklarına Diğer çocuğu ütmenin zaferine dokunmadan Ve yuhlanıyorlar tüm yaşamsal anılardan Bi katre dahi utanç olmadan... Anneler ölüyor annem Doğurdukları canın büyümeyen uykularının ahından Karaya çoğalıyorlar Üryan Yaban Şu yaşam dedikleri oysa Nasılda büyük Nasılda yalan Vallahi yalan.. Ve o adam Bir adam Nasıldi o şeytan Yoktu gözleri İnan yoktu yüreğinde bir parça vicdan Anaların yüreği dağlanıyor Buluta değen o yüreksizlerin Yaşamı yutan karasından Yok Adamlar iyidir annem Böyle öğrendik atadan,babadan Adamlar Yok Adam olanlar Çocukların ölümüne sığınıp da Adam olmadılar Olamazlar Torunun büyümez Ki annem Bu nefret diyarında Laleler açıyor İstanbul’da sahte sabahlara Ezberden sırnaşıyorlar Boyun büktükleri kaldırımın taşlarına Bakışları değmiyor bakışların bulutsuzluğuna Laleler Acımıza ne kadar da yabancılar Zehir soluyorlar Başımızı her kaldırmak için öldüğümüz canda Zehire akıyorlar her camın tozundan Annem Çiçeklerin anlamının bile satılık olduğu bu dünyada Ben niye Neden çoğalsam Üç günlük yaslarımıza bile sıkılıyorlar Keyfe keder yaşayanlar Sar beni rahmine annem Dünya çok sevgisiz Çok yalan Hatta annem Belki Hiç doğurmasan Hiç doğmasam Ya da olmasın o kan sevicisi O can düşmanı adamlar... Saadet YILDIRIM |