nevruz ateşi ısmarlamakkalplere nevruz ateşi ısmarlıyorum dünyanın yarısına biraz gerçeklik öbür yarısına çocukluğumu ve düşüyor ordular bir bir meydanlarda vicdan’sız’lık ölüleri kalıyor. sokaklarda biriken kirleri devlet eliyle silen çöpçüleri izliyorum süpüremiyorlar bir çocuğun kabrindeki misketi ve ben şimdi bahar güneşini bilincime dayayıp ruhuma ruhuma sıkıyorum umut mavisi bu bana çok iyi geliyor kitleler sanıyor ki alışmak unutmaktır ve sırtını alkışlara dayayan otorite yanılmak ırmağında terini kurutuyor bense adının uçurum olduğunu öğrendiğim bir serabı yüreğimdeki çöle ekiyorum çöl bile yeşeriyor da cenneti vaat edenler yeşermeyi bilmiyor kendimi anlamak için bir çuval şiir eskittim bunu beni anlamaya çalışanlar için söylüyorum sonra düşük yapmış bir alfabeye bahar dallarından bahsediyorum durmadan düşüyorum bir cümlenin rahmine aşk doğuruyor tüm şiirlerim nehir çiziyorum dağlara nehirleri hep sevmişimdir denizden bahsediyorum bizim rüyamız diyorum alnımıza dayatılan çaresizliğe tek silahım olan umutla mukavamet ediyorum adı zemheri olan gökyüzünden sağlık kartı olmayan bir cemrenin toprağa düşmesi kadar hastayken güncem en iyi doktirindir gözlerin ve ben gözlerini çatı yapıp damlayan zamanıma nevruz ateşini içime yakıyorum Arzen ATA |
Taşınıyorlar ise kör zindanlara, kan ter içinde ışığa yasaklı gözlerine tek kişilik iki metre odalarda. Nasıl olmuştuda inanmışlar inandırmıştık baharı göreceklerine.
Olanları ve olabilecekleri düşündükçe kalbim kopacakmış gibi oluyor yerinden.
Ama artık biliyoruz ki ömür kısa ve değerli. Sırf bu yüzden bile güneşi bile utandıracak sıcacık gülüşlerimiz arsız çiçekler gibi boy vermeli yanak çukurlarımızda.
Ve her sabah gün uyanmadan umut tohumları atmalıyız toprağa, nasılsa bir gün hemde çok beklemeden fışkırıp çıkacaklar topraktan ve o gün newruz en güzel giysileriyle çalacak kapılarımızı.
Kutluyorum saygılarımla..