VİLDAN" yeni bir gün başladı işte kalbimin üzerinde aynı ağırlıkla güne uyandım günün adı yalnızlık ertesi,mevsimlerden yaz, ey uzaklardaki şair yürekli çocuk, bir şeyler yazacaksan, benim bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlığımı yaz, hayallerimi karanlıklara erteledim, ne zaman gerçek olurlar hiç belli olmaz. " Vildan ... içimde tüm ihtişamıyla ışıl ışıl gece yıldızlar sönüyor ben yanıyorum. karanlığa inat gözlerimde yaktığım ferle, ah yalnızlık,sana yazıyorum. kalbimde derin bir bıçak yarası gibi, sızım sızım sızlayan, duyulmayan bir isyan mısın sen? nesin Allah aşkına. düşlerini siyah sonbaharlara bıraktın, gülüşlerini saklayarak ağlamaklı, hislerini gizleyerek dokunaklı, ezilişlere karşı hep haklı, hayata karşı hep oturaklı oynadın. yüreğinde alevler söndürdün hep, gözlerinin varamadığı ötelerde, umut tomurcukları yetiştirdin, içinde çağlayan ummanda ızdırabı boğdun, hey gözleri bahtından daha kara kız, sen bir sonbaharın hazanında doğdun. hangi mısralar hayat verecek şimdi bu yalnızlığa, hangi sözcükler anlatacak senin o eşsiz yüreğini, cümlelerin acziyetle kıvrandığı paragraflarda, hangi kara yağız burak alıp götürecek seni, özlediğin,hak ettiğin diyara, düşler ülkesine... ey sabah rüzgarı heybende yine hüzün mü var? ufacık şu saadetimde,söyle bana gözün mü var? bir çelme daha mı takacaksın hayallerime, kan kaybeden bahtıma. ey gönlüne dünyaları sığdıran huri, gece gözlüm,tatlı dillim,bal sözlüm. bu satırlar benden sana hatıra olsun, hüzünlü gecelerinde gözlerinden aksın, o berrak kalbine dolsun. sana kim bile bilir yalnızlığı ben kadar, geceler mehtapta yıldızları kovalar, karakışın buğusu kaplar yavaşça sesleri, boğazımda düğümlenir heceler, karakış diyarında, böyle geçer geceler. bazen yüreğimin çerçevesi küflenir gözlerime poyrazın esintisi üflenir, bir fırtınada gibi savrulur hislerim, utanırım ağlamaktan, gözyaşlarımı gizlerim. semada bulutlar harelenir gün boyu, bazı mavi bazı kızıl bazı açık bazı koyu, bulutlara bakar seni ararım, her bulut sen olur semada, her şiir sen kokar temada. ben şimdi nasıl yazarım sana seni, yüreğim hoyrat,deli dolu,serseri, heybemde asalet taşımıyorum ki sana seni yazayım, hiç melek görmedim ki, sana onu çizeyim. yakama yapışmış bir leke gibi keder ne yapsam olmuyor kurtulamıyorum bu kirden, bunun adı başka,olsa olsa kader, düşerken kenarından yalçın kayalıkların, gazel okuyorum ceddine bayağılıkların. sen de başka bir hava var, başka bir merhamet var çehrende, üzmüyor sanki seni keder, bir hüzne sarmışsın feryatlarını, içinde gizlemiş durmuşsun, keder denilen illeti; yüreğinle boğmuşsun. hayatı siyah beyaz bir film gibi yaşadın, ne renklerin bir manası vardı karanlıkta, ne de acıların bir tesellisi, içinde bir nehir çağladı durdu, bir okyanusa dönüştü yüreğinde damlalar, hüznün kokusu kapladı hep sonbaharları, düşen tek sararan yapraklar değildi hazanda, cenazede ölüydü,o mezarı kazanda. bir kardelen gibi yeşerdi bağrında umut, bir fırtına gibi patladı birden. sana selamlar getirdim,ey gölgelerin perisi, düşlerin gerçek olduğu yerden. Z.TERZİOĞLU/BURSA |
ne renklerin bir manası vardı karanlıkta,
ne de acıların bir tesellisi,
içinde bir nehir çağladı durdu,
bir okyanusa dönüştü yüreğinde damlalar,
hüznün kokusu kapladı hep sonbaharları,
düşen tek sararan yapraklar değildi hazanda,
cenazede ölüydü,o mezarı kazanda.
bir kardelen gibi yeşerdi bağrında umut,
bir fırtına gibi patladı birden.
sana selamlar getirdim,ey gölgelerin perisi,
düşlerin gerçek olduğu yerden.
O İÇTEN SLM OKŞAMIŞTIR ŞİİRE YAZILANI
O UZANAN EL ISITMIŞTIR ÜŞÜYEN UZAKALRI
NE GÜZELDİ ŞİİR!
EMEĞİNE SAGLIK KARDEŞİM TEBRIKLERİMLE