Şehrin Şiiri/Gizli Aşk İzi
I
Yaz dedi sevgili (!) Benden gizli yaz şiirleri Kafiyesiz olsa da olur... Hiç sevmemiş olanları Doğmadan ölmüş zavallı aşkları İhanet kızılı şafaklara gömdüğün telaşları Aşklaşmaların gölgesindeyken hayatın Herhangi bir ayrılığın yasına bürün Hayat gelip dururken dilinin ucuna Kilit vur dudaklarının ağıtına Dönüşümsüz bakir kıyametlerin Suspus olmuş haykırışlarında tekmele kulaklarımı Ve sonra öl! Yeniden gel dünyaya Avazın çıktığı kadar ağla Ya da sus! İpotek koy haykırışlara Sus susabildiğince En çok isyan et Ayrılık limanına demir at ruhunu Yeni bir sigarayı yakış sebebin say İlk aşkı Bensizliğe rehin al körelmiş duyguları Ölümün mor rengine de yakıştır solgun yeşil hatıraları... ŞAİRSEN OLMALI ACI KOKAN BİR MISRAN! II. Pervasızca seviştiğin siluetlerden bir kadın doğur Emzir göğüslerinden taşan cerahatle Büyüt , gölgesinde yaşayabileceğin kadar! Sığınak olsun gözlerim Acıyı damıtır sözlerim Haritasız kayıp kentin Ateş hattında iğnesini kendine saplamış Yelkovan’ın vurmadığı saatte Kapından gitmeyen şeytan’ın körlüğüne inat Güneşe bir çelme tak Parçala hücrelerini ve at beni içinden Gülüşleri dikmeye çalışırken dudakların Hece hece kemirsin acıları gi/dişlerin Acı’nın coğrafyasında nasır tutan be(n)denleri Kendi elinle göm o adi leşleri Taziyeler düşür ruhuna Islak ve çıplak korkularınla Yaşayarak meydan oku hayata Ve dalga geç en gözü yaşlı acılarla Kıblesiz sevdalar beklerken koynunda Yüzüne düşen gölgenin şekilsizliğiyle Tüm sanrıların apoletlerini yüzüstü düşür Ve zamansız kaldığın o yerin, şuursuz gel-git(me)lerinde Ölümü bile unutan şaşkın bir şair yarat Gururlan eserinle Kendini kutla Yaz dedi sevgili (!) Benden gizli yaz şiirleri Kafiyesiz olsa da olur ŞAİRSEN OLMALI ACI KOKAN BİR MISRAN! III Yok, oluşlarda tökezlesin sevdan Sanık sandalyesine oturmuş öfkenin kırılgan bakışlarında Göğüs kafesinde çoğalt ölümün yalnızlığını Hüzün voltalarında kaybolurken gülüşlerin Kalın duvarlarla ayır her şeyden hayatı... Bir soluklanma anı kadar uzun Güneşin batışı kadar kısa yaşa hayatı Hasretini ay ışığında demleyen mahkûmun Rüyasında pıhtılaşmış özlemiyle ara umudu Gözlerinle çek yüreğine, mülteci yağan yağmuru Pranga vurulmuş lekeli bileklerinle Sırılsıklam toprak kok sonra Ruhsuz turnalar düşür mavisi solgun gökyüzünden Yaralarının en kabuklu zamanlarında Ölümü öğütleyenlere sonu yaz Öfkeyle özgürleşen kalemin kırık ucuyla Ve sonra yak o sayfaları Namluya sürdüğün heceleri tetikle sevdaya Vurulurken düşlerin Fail-i meçhul acılar taşı sol yanında Ölürken bile masum olmasın yüzün... Yaz dedi sevgili (!) Benden gizli yaz şiirleri Kafiyesiz olsa da olur ŞAİRSEN OLMALI ACI KOKAN BİR MISRAN! Feryad-ı İsyana bir bahanen Veya Gönüle girecek bir hicran... |