Sonsuz Bir Şarkı
soluklan ve otur
uzakmış şimdi anlatma bulduğun şehrin yeni çocukları ile karanlığın uykusuna dalacaksınız neden kulaklarını kapatıp dinliyorsun beyaz senfoni içi yeşil şarkılar söyleyen eski ağaç ölülerin omuzlarında küller seni dinleyecekler bize yaşadığın yerden değil umutlarından bahset ağzının tutuşan güllerinden yarınların yokuş merdivenlerinden ve yuvarlanıp gelen yaralarından bahset ama dur kötü anıların var senin ve duyguları çözülmemiş bilinmezlikler ellerinde yüzlerce parmak günahlarından bahset bize yakamın keskin kokusu size bunu hatırlatıyorsa pişmanlıklarım adına yemin ederim ki maviliklerin arasında gezinen bulutların özgürlüğü kalbime yansırken söylediğim şarkılardandır o kara sayfalarıma yenik düştüğüm yağmurlar eşlik ederken göz yaşlarıma arındığımı sanmıştım yağmurlar tartıldı göz yaşlarıma eş hafif suların günahsız çimenlere sorulan suallerinden yoruldum ve duruldum karşı kıyılar kuruyana dek çöllerin inleyen dudağında hangi çiçek açmış ki ellerimi tutsaklar gibi bağladınız böyle doğruları bölüp saldık sonsuzluğa ilk adı saflık olan bir baharın çocuğu sanki ve içini deşip kanını akıttığımız da sere serpe beyazdı söyledikleri ileri geri bir nöbet yeri sırtı yaralı bir kuş gibi uyuduğunuzda size düşler içinde mavi geçitler kırmızı baharlar ve aydınlık geceler tasarladık şimdi uyandırıp sizi öpüyoruz beyaz nefesinizi sonsuz bir şarkı ile. |
yalandık biz
yalandı geçmiş
yalan yarın
gölge bile olmadık
Hangi ağlayış hangi kiri temizler ki
yer karanlık zaten
sen yine de bir güneş çiz
yağmurun bir kaç damlasıyla buluşur da
belki filiz yeşertirler kim bilir