Filozofun Beyninden İlk YalanDilime dolanan şarkı yalandır böylece Gitme denilen yollar çoktan tüketilmiştir kuşatma bittiğinde Sonra İstanbul için yazılmış şiirlerde yalandır Yalandır iki ayağının olduğu aslında Yürümedi hiçbir zaman ardım sıra Yoksa ayaklanıp gelirdi başka bir semanın altına Ya da hesap dürülür boğaz başka bir yere serilirdi Nasıl olsa dere altı su yatağı Her ırmak buluşur bir delta yuvarlağı Dünya yuvarlaktı öyle değil mi? Tepsiden kurtulalı olmuştu birkaç asır aslında Ama sehpaya bırakılan bir filozofun beyninden İlk yalan çıktı böylece dünya düzdür diye İdam sehpası soğuk, dünya kilisede boğuk Düzdür işte, yalan kadar düz Gemiler hadi yolunu şaşır da karada yüz İstanbul güçlüdür hemen gelmez dize Padişah ağlatır, yalan söyler yinede Yalandır her şey yani! Duman sarması İstanbul ayaklanması Kalk İstanbul gel ardımdan Ardım sıra adım yazılır adım adım İstanbul adın, insandır her yanın Cevaplar tavafta yedi tepe arası Safa ile Merve savmış sırasını Bir sübyana ram olur İstanbul her gece yarısı Soru, sorgu bir de kurgu Beynimin bana en ince oyunu bu Sızar açık yaradan, sual olmaz hikmetinden yaradan Şah damarım hayata küstü Kalbim kan dolusu bastı küfrü Rüyaydı gördüğüm kanser dün gece Rüyaydı diyorum size Sizler sabahı dürün yalan katlansın geceye Dün gece deniz intihar etti kayalıklardan Bedenim değil, dedim ya rüyaydı işte Sizler sabahı dürün yalan katlansın geceye Ve gece kavuşur sabaha Tabutum görünür yollarda, yollar herkese mezar nasıl olsa Yollarda beyazdı galiba, güvercinlerin inişi miydi yoksa? İstanbul sende beyazdın hadi aldırma Tek beyaz olmayan benim tenimmiş aslında Yalan kadar siyahım ya ben Yalan kadar üç yapraklılar içinde kararır ya yoncam Sen lale sunarsın hayata Bense sumak otu derim ekşimiş yaşamaya Yalandan yaşaya yaşamım benim Üç beş nefes alışı Beş on kuruşu hayat kavgası e.e... |