SAVAŞ ZAMANI AŞK SANATIher tuttuğum balığı yeniden özgürlüğe bırakmaktı seni sevmek ve sapanı olmamış bir çocukluğun onurlu yanıyla her gün yeniden çocuk olup sana yeniden aşık olmaktı hayat .... gelemedim yolun savaş zamanı acıtıyor pus acıları adımlarım dokunurken sağa sola dağınık çocuk ölülerine hangi sureti takıp aşkı alabilirim gözlerinin botanik düşlerine yangınların küllerle grileşen mağdurlarıyız sevgili sol yanım dağından aşarak suskunlar vadisinden aşağı iniyorum hürriyete bulaşık ezgiler dökülüyor ruhlar şelalesinden ben çırılçıplak ozan cümleleriyle yıkanıyorum bir ulu vakti patiskadan rivayetler asılı çam kozalağı asiliğime ne kadar bastırsam suskunluğumu gözlerine o kadar çığlıklar koşuyor dudak arası ülkenden ve sularla kaplı gökyüzünün seyyah dergahı alıyor aklımı pir şairleri tünerken maviye çalan hasretlere en arkada duran boyası yarım duvarda bağırıyor özlemin .... delik deşik şehirlerin sabah ezanı çarpıyor şimdi rüzgara gebe adımlarıma kendinde parçalanmış bedensel ruhlar çağırıyor yağmuru özlediğim vaktin tamda zihinsel karmaşasına dokunurken afet en uzak umutlarla yaslanarak kurşun deliklerine ölesim geliyor sevgili sen görseydin annesini kaybetmiş bir çocuğun gözlerinden sarkan acıyı ki hangi ara çoğalır bu kadar zulüm bu kadar ölüm ay bıkmış ışıklarını soluğunu yitirmişlere vurmaktan payıma düşen acıları saklamak ne demek diye sorsam bir babaya gözlerinden sökebilirim mahşeri sanırım seni severken sevdiğim tüm halklara bölündüm bir anda ellerinin arasına aldığı başıyla dururken karşımda kadınlar insan olmanın utancından kanadım kırık ruhumla sevgili gökkuşağı göndersen çoluk çocuk umutlara ve renklerde yedi sevinç yaratsa tanrı sen saçlarından taradığın güneşleri savurduğunda kimsesiz büyüyen hayallere bir barış açar belki karşı sağanakların akli dengesinde ... sonra sevgili sonra bağların yeşil iklimleri akıyor geceye geyik sekmelerin de parıldayan ırmak konuyor dallara bir Koçero yalnızlığı dökülüyor satılık ömürlerden başım bin bir senle dağınık rüyalar kurşunlanmış kavşağı elimi yumruk yaparak terkediyorum hızlıca geçiyorum on yedi yaşında asılan çocuklar bulvarından daha dün gördüğüm resimde ölen çocuğun organlarıyla hayata tutunan bebekleri ağlıyor yüreğim kimler tanrıcılık oynuyor bu kadar sevgili hangi kitapla anlatılıyor insan mahlukatı hangi din hangi mezhep hangi adı batasıca düş alıyor bunları vaazlarına yüreğim sana kadar aşk acıyor sevgili insani cümleler mektuplara sığdırırken benliğim bunca kıvranış içinde gel de aşkı düşle galiba dünyanın bizden alacağı çok hayatın hep suçlanması bundan sevgili kendimizde çözemediğimiz yaşamı her korktuğumuzda acıtıyoruz yüreğimin kırmızı minderine tünemiş yar anlatamadığım riyalar insanlığında aşık olmak sana anla aşkı resimlemek enkazlar içinde ve sonra oturup düş kurmak gibi sevgili bir savaş manzarası,çocuk yüreği,aşk sanatı severek |