UÇURUM SESSİZLİĞİ KONUŞKAN AŞKaşikar yalnızlığımda kalabalıkça duran sevgili ....! esiyorsa duman sisi dağınık ezber yalanlar söyle o zaman kelimeler doğurunca sözleri bağlanır körkütük zula saklısı aşk be sevgili yanağına diyorum sonra incinmiş öpmelerden kayıklar yüzdürürüm uykuda bozgun terimler ağlar saçlarının hüznünde ben yine öylesine korkarım sensizlikten .... susuyorsam akıntılar boylamı gözlerinin özünde bir cümlelik hayatın sularını çalıyorum demektir sen yine sabahlar özle bir kahin gecesinde aralayarak pencere dışı palyaço siyahı bak hayatın dalga geçilecek aksaklığı arınıyor kitapların boylu boyunca çığlık sayfalarında susuyorsam kavradığım ezik kelimelere ağrısı tutan romatizmal düşlerin yüzünden be sevgili iri harflerle kanıtla aşkı kayan yıldızın düştüğü var oluşu anlat sonra iklimler doldurarak yarı aydınlık şafak mağduru sevdaya ola bildiğince yalnızlığı resimle ve kendinden önce bir sıfatı zamiri bağlaçlar içerek kutsa .... yavaşça aşk veriyorum adını sakladığın zamana değme şimdilik kırılgan iltihaplı sevdalar iyileşirse o zaman berrak sulara atılır gül reçeli kıvamında sevişmeler teninin tuzunda boy verirse birde arzuların kaskatı soyunuk cümleleri en sıradan vücut lisanı açar dört duvar arası iki kişilik saklambaç da .... ve arınıyorum sensizliğin rotasından en yakın toprak parçasına demirler şimdi yüreğim en fazla kilometrelerce uzak bir duyumsama olur kokun ağır çakıl taşları arasından geçen düşlerin adı sanı bilinmeyen nehirlerinde konaklar aradığım sen kaç acı ruhani müjdeler ayıklar benden seni yanı başımda soyutladığım hasretin kirpiklerine asmak gibi hiç bir boşluğun doldurulmamış yanına koymadan serinliği avuçlarının olur olmaz hayalinde sıcak veriyor iklimlerim ... mürettebatı olmayan gemilerle sadece ummadığım iç ülkelerin limanlarına uğruyorum aklımın ülkesi kent kent sokak sokak seni yazarken tabelaların isim göstergelerine usul usul adam olmanın haysiyetiyle aşk büyütüyorum güverteler dolu sağanak martı köpükler el yordamı beyazlar içinde balık sırtı ve hava griler kusan yabancı susmalar tercümanı .... hangi çağın antik vasiyetisin sevgili stratonikeia düşüyor zihnimin ayracına parke taşlarıyla örülü toprak evleriyle ve meyhanesinde bin yıllık şarap tasları unutulmuş tabakların paslı anıları ki sokağında eflatun sözleriyle duvarlar platon sesi rüzgar ve kölelerin acılı çığlıkları ardından antik tiyatroda sahnede aşk ve kinin görsel hayalleri sen hangi asrın yolculuğundan arınarak geldin sevgili yine özlediğim eski bir yeni sen ve nasılda aklımı alıyor keman sesinde gözlerin ..... sevda mağduru olduğum yontulmuş şiirlerin aşkına ay saklıyorum caddeler arkası küflü meze sokaklar ayinler tertipleniyor bayramsız konuşmalarda yüzü koyun insanlar kayıp ve elimi sürdüğüm doğaçlama sanatı tüm çocuklar ve sana lacivert yasaklardan geçerek kimsesizliğin kentinden bakıyorum kaçağım en uygunsuz hayallerin suçlarında yakalanırsam asılacak düşler ve küllere karışacak mavi erguvan sevdam yüzüne yenilgili gözlerle bakıyorum aslında ağır zencefil kokusu hava mevsim asılsız ihbarların yetimi bunca koyu yitiklik ve bitmek tükenmek bilmeyen aşk tanrıçasının sesine kokan kuş merasimleri .... nede olsa cümleler ağır tahribat altında aşk adına yazılan sözlerin yurdunda karatma var somut bir hayal olsam tamda kayısı sarıları düşünde seni sararken ağaçlara kasıtlı öpmeler koyarak teninin tecritine gün batımı bir solo sarı sıcakta ayılsa aklım nede olsa susarak özlüyorum harflerin saklısında seni buhranlar çözülüyor dağ yamacı kirpiklerinden adını araladığım vuslatın penceresinden görüyorum nasıl olsa ağır sevdanın altında diriliyorum ölü bir zamanda ve kıvamı koyu sulara açılıyor güler yüzlü özlemin ... yelkovan ve akrepten çok önce aşk belirliyor zamanı geçip gidenler geleceklerin yarısı sevgili tütünler içinde geceleyen şarkıdasın ne olur bırakma notalardaki senli yalnızlığı .... |
Zamanı negetirip ne götürdüğünü aşk belirler derken hayatın akışı canana bağlı diyor
Çok doğru bedenin bir yerinde ağrı varsa her yerin acır
Harika bir benzetme bu şiiri yazan yürekten yazıyor ilhamlar ilgisi yok