0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
940
Okunma
bir öğle sonrası
güneş vuruyordu evlerin beyaz duvarlarına
ve
mavi çerçeveli pencerelerine doğru
pencerelerdeki çicekler kırmızı, sarı ve pembe açmıştı
aşağıya doğru uzanan döşeme bir cadde de
sahipsiz bir köpek topallıyarak gidiyordu
duvarı çatlak bir evin önünde
küçük bahçedeki ihtiyar kadına iki turist birşeyler soruyordu
denizin üzerini yalayarak gelen ılık rüzgar
hafif hafif yüzüme vururken
sigaramın dumanı da alıp götürüyordu
birden bir rüya içindeyim
bir kuş oldum ve esen rüzgarla kayıyorum
bir o yana
bir bu yana
mavi denizin üstünde
birden yüzyıllar gerisine gidiyor zaman
beki daha fazla belki daha az
büyük gemiler ordular indiriyor
içim sıkışıyor
her yer savaş ve kan
bana dokunmuyor bir sey
ne mavi deniz
ne gökyüzü
ne de kırmızı sarı pembe çiçekler
bana bir şey söyleyen yok
küçük bir çocuğun omuzuma dokunduğunda
annesi „özür dilerim bey“ deyince
anlıyorum....
çıkıyorum dalmışlığımdan
ılık rüzgar esiyor daha
hafif hafif...