ve gözlerini yumar
Kırık bir elma çekirdeğinin
Kış gibi soğuk bir şehirde Düşerken toprağın çatlamış tenine Yedi tepesinden vurulan yağmurun Selası okunurken mülteci gecelerin kulağına Yaralı bir serçenin nasıl can çekiştiğini bilemezsin sen Kaldırımlara bıraktığın adımlarının Ayak izlerini sayarken kıyamet alametleri Bir günahın vebalinde geziniyordu ruhun Can bedende yaprakları solan bir dal gibi kururken Ruhun ölüyordu ülkesine ırak topraklarda Bir damla su değmiyordu tenine Üstelik bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken Kabilin attığı taşla can çekişirken doğmamış çocuklar Gözü yaşlı anaların ahıtları boğuyordu Derin uykusunda mazlumu düşünmeden uyuyan zalimleri Havva’nın koynunda soluklanırken Adem Cennetin kapılarından yeni yeni çocuklar geçiyordu Ve o gün bu gündür Her doğan çocuk cennet kokar Her kadın Biraz Leyla olur Biraz Havva Cennete gidecek çocuklar doğururken Şimdi sorsam herkes cennetliktir Peki bu ölen çocukları doğuran analar mı ? Yoksa ölmesine, aç kalmalarına göz yuman zalimler mi? suçlu. Sokakların en soğuk duvarlarına sırtını yaslarken ölüm Kimsesiz çocukların selası okunur Ölürken insanlığın kulağına fısıldıyarak Mahşer gününde yaptıklarının hesabını vereceksin der Ve gözlerini yumar Uyurken sağır şehrin koynunda İbrahim DALKILIÇ |