ÖtekiHer akşam ziyaretimize gelen Karanlık bir sistir şehrimize Gizli gizli kimseye görünmeden Kent gittikçe susar Yalnızca sarı ışıklar konuşur Kömür kokusu içinde boz bulanık Sımsıcak odalarında oturur kimi Kimi ekmek parası peşindedir gün bitse de Damlardan sarkan buz sesleri Usul usul işler içimize kalandar günlerinde Köşe başında kestane kebap satıyor biri Biri boya sandığının kaderine küsüyor Simitçi ,satılmayan simitlerine Biletçi , sıkıca avuçladığı Ümitlerini sığdırdığı biletlerine küsüyor kağıt toplayan bir çocuk geçiyor yorgun sokaktan eski gazeteler,poşetler, mukavva parçaları çöpten aldığı birkaç kirli giyecek ve torbasının en altına yerleştirdiği üşüyen umutları Pazar yerinden yansıyan renksiz beklentiler Poşetleri ellerinde ürkek kimi si Korkar titrer,üşür titrer Sofralarda umutla beklenir her hafta Birkaç küçük meyve bulabilirse eğer Ya da çürüğe atılan Sararmış,ezik sebzeler Her sabah bir bir çıkarlar Yarınları damlarındaki paslanmış tenekelere benzeyen tek göz kulübelerinden Bir böyle dünya vardır yaşanan Umarsız, sancılı Bir de ötekinden HALUK YOLSAL |