ANADOLU BEŞİĞİ
Günışığı kapılarını örter ağır ağır
Karanlıklar dökülürdü dağlara sessizce Ağaç dallarının en uçlarındaki yapraklar En sıcak sohbetlere dalardı akşam üstleri Tanıdık bir esinti gelirdi tepelerden Kuşlar sıcacık yuvalarına dönmüştür bu saatlerde Bir kızıllık kaplardı karşı dağların Bulutlarla şakalaştığı yerlerde Korkuluklar büyürdü sararan tarlalarda Ve ovaların derinliklerinde kırmızı gelincikler Su kanallarıyla umutlar taşınırdı yüreklere Nasır,sadece ayaklarında,ellerinde vardır Yaşanmışlıkları bir bir yüzlerinden okuduğumuz Anadolu kadınları yorgun düşmüştür bu saatlerde Derin bir uykudur akan gözlerinden Şiltelerin serildiği yerlerde Delikanlı yüreklerde kasırgalar kudurur Her yaştan sevdalar eylülde filize durur Alınlardaki terler yakıtıdır çarkların Yığınlarda toplanan sapsarı başakların Güz günleridir yüzleri güldürdüğü zamanlar Avuçlardaki çatlaklara siner hasat kokusu Gül yürekli insanlar gül kokar bu saatlerde Toprak ağustos sancısı yaşamaktadır Toprağın sürüldüğü yerlerde Çeyizine hülyalarını işler durmaksızın gelinlik kızlar Her renkten düşler yer bulur sandık odalarında Perde aralıklarından yeni dünyalara sefer edilir İğne uçlarında bu ne sihir ne keramettir Uzun yol bekleyenlerin sabrı sınırsız Dimdik dururlar yine de bir heykel sanırsınız Günler boyunlara takılı birer kelepçe bu saatlerde Umutla beklenecek ayak direse de zaman Sevdaların yeşerdiği yerlerde Dağlar sevdayı bilir Tarlalar bilir Bir karayel çıksa bir kasırga Alıp buralardan tüm aşıklara En yiğit aşk türkülerini taşıyabilir Anadolu kadınları hasret yorgunudur bu saatlerde Sevdalarını büyütürler kundaklarına sarıp Anadolu beşiğinde Haluk YOLSAL |
Onu anlatmak da güzel, kutluyorum.
Selam ile