GÖÇEBE......göç............. acı eflatun sesli bir resim gibi kayıkların geçtiği mavide çiziliyor sanırım üzgün hayatların buruk ülkesinde aşklardan yoksun geceler yaşanıyor ve acı bu kez yasak bir düşün oltasına takılıyor susarak........ sessizlik hiçbir harfi buruşturmadan dilin ağrısında sözcükleri kazıyarak duvarların coğrafyasına ovuştururum avucumun içinde alfabeyi....susmak.... aklımı yitirdiğim deli bir öyküde anlatırım korkuyu basamakları birer birer çıkarken sualler kentinde birden bağrıma kenetlenir üç tarafı sulara selam ülke ve ben bir kışın soğuğuna saklanarak o tükenmez sermaye kelimeleri büyütürüm Nuh’un gemisinde..... esirlik o ilk acının buğusunda sessizliği ararken yani aklını bıraktığın geçmişi özlemek adına aşık olur biranda göç yolunda yüreğin kuş konmaz bulutlar ikindi vakti geçer gözlerinden ne tuhaftır ki yaşadığın her saniye geride bırakılan bir anıdan ibarettir......... toparlamak hadi kısacık ayrıntıları çıkar matematiksel hayatta geometrik şekiller içinde çocuklar büyür sıra sıra rakamlar uçar akıntılı bir karanlığın siyahında düzenlemeler ayyuka çıkar paramparça duygulu ülkemde ve kavgalar edilirken sokakların tek göz çıkmazlarında anlarsın ki gelecek çok eskiden kalma bir trajik öyküdür...sonuç aldanma..... firari yüreğin kaçak ülkesinde büyürüm hesapsızca....... |
yaşanılan her saniyenin geride bırakılan bir anıdan ibaret olduğunu anlayanların sayısı fazlalaştıkça her şey daha kolay olacaktır...
Yürek sesiniz susmasın.