Şahsi Yalnızlıklarım-6
Yaktığın ateşle bulutlanan bir düş bendeki
Yağmurları dilhun Rüzgarları devşirme Ne yapsam faili meçhullere sığmıyor bu yalnızlık Surlarından peygamber duası çözüldü Mutluluk haram kılındı İstanbul’a Ağlayarak doğan her çocuk gülerek ölüyor artık Aslı onaylanmamış hayaller biriktiriyorum Denizinden öpülesi bir şehir fotoğrafların başucumda Taşıyor sensizliğim çaresiz yanlarımdan Dalgalar boş bir mezar niyeti ile kullanılıyor Saygısızlaşıyor cesedim Bütün anneleri gözlerinle utandırıyor Henüz doğmamış bir çocuk Kalbimin kırık yerlerinden sana tutunuyor Korkularımın ömrü bir masal boyu Gelseydin; gözlerinden çekilecekti ruhum Gittin;ayaklarının altından Beni kendime yalancı çıkardın bu şehrin sokaklarından Adım attığım toprağa seni de götürmek farzımdı Ve şefaatim kalbin bu hayatta, ey sevgili Bil! Aşk basit bir ayrıntıydı sadece İkimizden güzel bir hatıra çıkar elbet Kendi kendimize yeniliriz, usulca Ve zamana Kahır dolu şarkılarımız artar Birkaç şiir yazarız pişmanlıklarımıza Mahremimiz olur bu sevda Kursağından haram tek söz geçmemiş bu sevda Hayalini kurduğumuz isimlerle sesleniriz her çocuğa Ve geri toplarız duaların sadakalarını dilencilerden Oturur, kalan bir tutam sevgi için bereket duası okuruz Senin cesedin olmak da, en az seni sevmek kadar güzeldi... |
Ağlayarak doğan her çocuk gülerek ölüyor artık"
şiir aşikâr
yine çok güzeldi
ve kare
insanın aslında en çok kendinde kaybolduğunu
ve kocaman bir yalnızlığın
anahtarının kendisi olduğunu öyle güzel anlatıyor ki..
dış dünyaya kapanması insanın
en büyük yalnızlık belki
incinmek
kırılmak endişesiyle...
ve final
ayakları yere sapasağlam basan
bir şiir
"şahsi yalnızlıklarım"
serisi...
zira başlığıyla bile
"şahsi" kelimesi öyle güzel sahip çıkıyor ki yalnızlığa..
teşekkürler
şiire
tebrik
saygımla/