ISLAK YALNIZLIK TOPLAMAK.....bir vaktinde karanlığın.... dışarısı ıslak rutubetin ıhlamurla karışan kokusu nöbette raylara uzanmış firavun gece arkam önüm sağım solum yalnızlık....... tek başıma rüzgarın kanat çırpmasında irin akıntı sahanda bir düş yağına kırılan hayalim ağır ve sessizce doyuruyor alkolden önce geceyi kocaman ağırlığıyla her açıldığında garın kapısı içimin acınası korkuları kanıyor şakaklarım dan dışarısı ıslak ve keman sesi duyumsuyor iniltilerim.......... kırık bankın parlak renginde düşünüyorum bolca karşımda eklem ağrılarından kopan acı damar damar romatizma doğuyor dizlerimden ellerimle her dokunduğumda yüreğime incinen bir çocuk düşüyor kirpiklerim den sağır dilsiz bir rüyanın uzak ihtimaller dağındaki garın özlemlerini ayıklıyorum ve her yere düşen yitik serüvenleri ayağımın tersiyle itiyorum bankın altındaki kir pas içindeki suskunluğa...... sayıyorum bir iki üç her saydığım uyku hali bayılıp kalıyor telgraf tellerinde ağır ağır açılıyor gözlerimde bir dünya sözcüklerin arasına dolan hayatın en sürgün yerinden bağırıyor aşağı şehir ben yüzüme kaskatı kesilen kadının kokusunda yutkunuyorum ve sıra sıra soğuyorum mevsimin kar ve yağmurlu gözlerinde........ ve şimdi kör olasıca yıldızlar çağırıyor beni gök griler içinde kapamış yüzünü ay çoktan terketmiş siyahla mavi karışımı atmosferi paldır küldür üşüyorum dargın bir iki aşkın haberini alıyorum susarak hayatın yeniden yüreğine açılmış rüzgarlı cümleler ve o cümlelerden bir ev yapıyorum............... bir gece karası raylardan filazof durmalar garın içinde yalnızlığın teorik aklanışı ve hiç durmaksızın süren hayatın soluk soluğa resitali......... haydi açın ruhunuzu yıldızlar ben geldim tütün sarısı düşecek parmak arası yıllara ve ağır ağır büyüyecek zulada aşk......ben geldim.......... |
Sahanda bir düş yağına kırılan hayalim. Çok ilginç, özgün bir cümle. Düş yağı akıtılmış sahana ve hayal yayılamadan içine kırılmış. Nasıl da iştahla hazırlanmış kim bilir, yağa kavuşamadan kırılmış havada şiirin hayali.
Korkularla beslenen iniltilere keman sesi eşlik ediyor sanki, çok uzaktan.
ellerimle her dokunduğumda yüreğime
incinen bir çocuk düşüyor kirpiklerim den
Bu satırlarda çok güzel ve etkileyici. Benzetmeler, şiire inanılmaz doğallıkta ve güzellikte yerleşmiş. Hepimiz ağlarken, içimizde ki incinen çocuğu
hissederiz. O çocuk düşmüş şiirin kirpiklerinden.
Anlaşılan bu, ilk yitik serüven değil. Kir pas içinde ki suskunluğa hepsini atıyor, şiir. Suskunluk da sebepsiz değil, birikmiş yığınla anı ve hiç biri dile getirilip açıklığa kavuşmamış. Beklerken kirlenmiş, dile sıralanan sözler. Belki de kimse üzülmesin diye bir bir saklanmış, acı dolu cümleler. O cümleleri hak edenlere kurulmayan sözler birikip kirletmiş anıları.
ben yüzüme kaskatı kesilen kadının kokusunda yutkunuyorum
ve sıra sıra soğuyorum mevsimin kar ve yağmurlu gözlerinde........
Sevilen kadının kokusunda yutkunuyor, şiir. Söyleyecekleri var belki de. Söylemiyor, yutkunuyor sadece. Kar ve yağmur altında üşüyor, birden bire. Soğuyor, belki ondan belki de ondan uzak olduğundan.
Aşk büyüyecek demiş, şiir. Bir sigara molasında akmış adeta şiir. Aşk, büyümeyi kafasına yerleştirmişse, ayrılıklarda da büyür. Aşk, bir yüreğe yerleşmeye karar verdiyse, bir harfin gölgesinde de büyür.
Aşkla yazılmışsa bir şiir, emek ve duygu dans eder yüreklerde.
Saygılarımla.